Ne çiçekler ezdim senin yoluna. Koştuğum her adımı toprağa gömdüm. Gömdüğüm adımlarım çiçek oldu yoluna, ben yine de dönmedim senin uğruna. Yıkılmayan kulelerin en tepesinde durduğumda, ayağımdan kaydı taşlar birbir. Yıktım. Ne onların yıkılmazlığı dert oldu başkasına, ne düşen taşlar. Benim ordalığımı konuştu el. Sen; dinledin. Ağladın. Bağırdın. Ben; bekledim. Savunmanı, bitsede aşkını bekledim.
Yanlızlığımı en iyi dost yaptı gülüşlerin. Oysa onlar içindi tüm şiirlerdeki imgeler. O halini anlatmak içindi doğuşum. Bugüne taşımak içindi hüznünü attığım ilk çığlık. Sen karmaşık kelimeleri birbiri ardına doğru sırala diye gülümsedim sana ben. Sev diye doğdum, nefret et diye öleceğim.
Kalbimdeki sızıya adını koydum. Senin gibi büyüyor, senin gibi yetişiyor. Tüm benliğimi kaplıyor. Keşke ölümsüz olmasaydın. Sızım ölseydi keşke. İçimdeki çocukluğa ait gülüşleri, yüzümdeki tüm çizgileri mutluluğa ait olanlarla anılarım birleştirseydi ve ben hüznün şairi değil, gülücüğün yazarı, masalların en tatlı anlatıldığı kalem olsaydım. Seni tanımasaydım...
Kalbimi delen kurşun olsaydı acım ahirete kalırdı. Yüreğimi kavuran senin kelamın. Acım hem bugün de hem yarın da hem ahirette... Özledim çok herşeyi... Varolanlar gitmeli, özlenenler gelmeli.
Gülay YıldızKayıt Tarihi : 18.7.2004 16:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
değil mi?
Neden bu kadar aşk?
Barış Aluk.
Saygılarımla
İbrahim Tolga Özsoy
Turhan Toy
TÜM YORUMLAR (7)