Sizi Bilemem Şiiri - Halil Manuş

Aydın kimdir?
Her okumuş insan aydın mıdır?
Aydın olmak gerçekleri görmezden gelmek midir?
Ya da milletine sırt dönmek aydın olmanın olmazsa olmaz şartı mıdır?
Bu sorulara her kesim kendi görüş açısından cevap verir elbette. Hatta cevabının yüzde yüz doğruluğundan da emindir kendince. Bununla da yetinmez Millete akıl bile verir aydın kimliği ile. Bu aydınlar içinde isimlerinin başında kocaman Prof. Doç. Dr. Gibi unvanlar da vardır. Hani mürekkep yalamış cinsinden.
Ne hikmettir bilinmez her yıl Nisan ayının 24 ünü iple çekerler Millete akıl vermek için. Bazen Millet adına 'özür dileriz' dedikleri de olur. Ama bir türlü esas özür dileyecek kimdir araştırıp sormaz bile. Geçen yıllar da yine böyle aydınlarımızdan bir grup sözde Ermeni Katliamını gündemlerine alarak Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran, Dr. Cengiz Aktar ve Gazeteci Ali Bayramoğlu nun öncülüğünde bir kampanya başlatmışlardı. Başlatılan kampanyanın imza metninde şöyle denilmektedir:
'1915 te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.'
16 Nisan 2010 Cumartesi günü Çorum da Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, 'Soykırım Yalanı ve Tarihi Gerçekler' konulu bir konferans verdi. Konferansına başlamadan 'Ben Türküm. Ama bilim adamı sıfatıyla Türk falan değilim. Burada sadece ilmi gerçekler ışığında belgelere dayalı olarak konuşacağım' dedi. Konuşmasını pür dikkat dinledim. Geçen seneki yukarda adı geçen aydınlarımızın tam tersini söylüyordu, hem de belgelerle. Konuşmasının bir yerine Türk Milletinin aklını kullanmaya ihtiyacı olduğunu, Kur an-ı Kerim de Allah ın 300 ayette akıl ile ilgili hükmünün bulunduğunu vurgulayan Halaçoğlu, 'Akıl nefsimizi kontrol edebilen en önemli varlıktır. Aklını kullanmayanlar başkaları tarafından sömürülür. Bakın İslam dünyasına, Irak işgal edilmiş. Afganistan da olaylar oluyor. Tüm bu yaşananlara rağmen biz hala aklımızı kullanmıyorsak yapacak bir şeyimiz yok' diye uyarıda bulundu.
Şimdi ikilem arasında kalmıştım. Yukarda bir gurup aydın Ermenilere Türklerin yaptığı zulüm ve felaketlerden dolayı özür diliyor, fakat Sayın Halaçoğlu; esas mezalime uğrayanların Türkler olduğunu, yabancıların arşivlerinden belgeler göstererek ispatlıyordu. O zaman bana aklımı kullanmak kalıyordu.
Yukarda ki sözde aydınlarımızın 1915 olayları ile ilgili başlattıkları Ermenilerden özür dileme kampanyasına bende bir manzume ile katkıda bulunmak istiyor ve diyorum ki:'1915 Osmanlı-Rus savaşındaki ihanetinizi, büyükelçilerimize karşı yaptığınız hain saldırıları, Karabağ daki katliamınızı ben unutmadım, sizi bilemem...'

SİZİ BİLEMEM

Dün ne demişlerdi? 'Hepimiz Ermeni yiz'
Bugün ne diyorlar? 'Sizden özür dileriz'

Ben Ermeni değilim ki, sizi bilemem
Hiç kabahat etmedim, özür de dilemem.

Bir söz söylerken iyi tartıp söylesinler
Dilenecekse özrü, Türk ten dilesinler.

Unuttu mu sanıyorlar yoksa bizleri,
Yaram çok derin silinmedi ki izleri.

Hadi gözün kör... Kulakların nerede?
Uyanda tarihten ibret al bir kerede

Dostça yaşar dururken daha düne kadar
Ne oldu da dünyamızı dar ettiler, dar...

Millet-i Sâdıka demiştik... Ne yaptılar?
Fitneye uyup sâdıkalıktan saptılar.

Zayıf görünce devleti hepten azdılar,
Yaktılar, yıktılar, toplu mezar kazdılar.

Vahşetleri sığmaz hesaba... Anlatamam,
Rüyama girseler, kâbus sanır yatamam.

Biz ne yapmışız? Tehcir... Yani zorunlu göç,
Hiç alınmak istense alınmaz mıydı öç...