Köygerçeği / Bölüm 5: Dere Kıyısında Mendil ve Sır
Gecenin içinden süzülen ay ışığı, derenin kıvrımlarına gümüş bir yorgan serdi. Taşların üzerine düşen serinlik, gündüzden kalan hayalleri soğutuyordu. Ve işte, derenin kenarındaki taşta, zamanın bıraktığı bir mendil vardı. Ucundaki işleme, sabırla dokunmuş bir bekleyişin şiiriydi.
Kimse onu oraya bırakmamıştı aslında. O mendil, yürüyüp giden bir sessizliğin arkasından usulca düşmüştü. Ne rüzgâr alıp götürmüştü, ne de su yutmuştu; çünkü bazı anılar yerçekimine karşı koyardı.
Suyun sesi gecenin tek anlatıcısıydı. Her damla, bir hikâyeyi alıp kayalıklara çarpıyor, sonra yankısızlığa karışıyordu. Ve mendil, bu sessiz çırpınışların tanığıydı — ne düşmüştü, ne kalmıştı. Sadece oradaydı
Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?
Devamını Oku
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta