Yıktığın umutlar gönül evimin direkleriydi.
En azından şimdiki hâlimden pek iyiydim.
Seni yazmak zihnimin en özgür bilekleriydi.
Sen, esâretle kaplı kalemin özgün dilekleriydin.
Gidişin, masumiyetime en büyük nazardır.
Ne zaman masumlaşsam seni yazardım.
Ne zaman beni biri öyle görse deli sanardı.
Ne yalan söyleyeyim sandıkları kadardım.
Şimdi parmaklıklar ardında hapisim.
İki parmaklık arası sen kadar, nasıl bir dâhisin.
Geçebilecekken durup izledin ya beni.
Yok oldu dudaklarımdaki kelebekler vâdisi.
Özgürlüğümün incecik yapı taşıydın.
Üst üste devasa yıldızlar aşıldı.
Tükenmez heveslerimden taşındım.
Sen kursağımda kaldın, kaldıkça aşındım.
Uzadıkça uza, uzaklar hakkındır.
Uzadıkça uzadım, o gözler hakkımdı.
Herhalde erişilemez olmak sende bir takıntı.
Boş atmosferde ayaklarıma prangalar takıldı.
Boşluğa düşmekten çok korkuyordum.
Ve herhalde beni en çok da bu korku yordu.
Zamanla anladım ki bendeki korku olgun,
Olgunlaştıkça olgunlaşmış bu korku bir ordu.
Sana geliyordu bu ordu, her elde mızrak.
Her fizana bir yol çekeceklerdi bu hızla.
Gönül sızlatan gönül eninde sonunda sızlar.
Acıdan çok uzaklaşamaz bu haksızlıkla.
Bense hâlâ yazıyorum, yazmaktayım.
Tükenmiyor kaderimdeki bu yazmak payı.
Ekim, biçim bilmez bir toprağı kazmaktayım.
Bilmiyorum, belkide gideni yazmak ayıp.
Esâreti altındayım bu şiir denen illetin ben.
Bâzı şâirler kelimelerle bir kadını kirletirler.
Bense dağlar inşâ ediyorum kıtalardan,
Bana bıraktığın son mektubundaki bir metinle.
Kusursuzsun herşeyinle kör olman dışında.
Seni görüyor olmam, aşkla olan barışımdan.
Beni ayakta tutan bir takım şeyler var.
Bir kazan dolusu doyamadığım iksirli karışımlar.
Sihirbaz sihrin formülünü gözlerine sakladı.
Bu yüzden beni böyle rahat hakladın.
Sanıyorsun ki ikimizde rahatladık.
Sen rahatladın arkaya bakmadan kaçan kadın.
Ben hâlâ aynı yeraltımdayım, düşünüyorum.
Düşünüyorum sadece, inanki üşümüyorum.
Bakakaldıkça bu yarattığım düşüme yolu,
Hatalarımla yüzleşip, durmadan gülüşüyorum.
Sanıyorsun ki seni düşünüyorum durmadan.
Durma, düşünebileceğim bir şeyini sun bana.
Oklanmış göğüs kafesim farksız bir hurdadan.
Gözlerin miski amberdi, şimdi içi boş kumbara.
Sihirbazın formülünü yakmışsın.
Sihirden küllerle şiirlerime akmışsın.
Düşünüyorum da nasıl olmuş ki,
Bakmaktan başka işe yaramayan gözlere akmış sır ?
Bütün mükemmelliğini alt üst ettin.
Ben de zamanla bu memleketi terk ettim.
Yeni düzene kavuşmuş ruhumu helâk ettin.
Olmayacak duâya amin dedim, telâş ettim.
-Layemut
İbrahim AliyevKayıt Tarihi : 3.12.2023 18:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!