Biz bu bulutlu kentin çocuklarıyız
Siz güneşten bayılan sarhoşlarsınız
Kara bulutların altında gözü kara yiğitleriz biz
Güneşe bile gizli bakar sizin en deliniz
Kış bizim evimiz düz gitmeyi sevmeyiz biz
Düz yolda kervan devirir sizin dedeleriniz
Buzlar geçmeden boylarımızı gelmedi sayarız biz o kışı
Siz ağustosta zor girerken denize
Biz aralık,ocakta çay görsek yüzüp ısınırız
Temmuz bile soğuk gelirken size
En büyük kar fırtınaları şefkatli el gelir bizlere
Öğlen olmadan bile denize giremeyen siz
Kar boyumuzu geçsin yoksa kış saymayız diyen biz
Sizin güneşi görünce gevşer bütün milletiniz
Kışın yedi kat giyinmeyi yaz sayarız bizim milletimiz
Bir rüzgar esse üşüdüm der sizin en diriniz
Bahar aşıklara gelsin kışta donmaya hazırız biz
Dört mevsim ev değiştirir rahata alışan siz
Karların içine ev yapar yedi ceddimiz
Siz sonbaharda sıcak çay ararken içmek için
Biz kışta olsa aramayız sıcak bir çayı içtiğimiz dağların erimiş buzları
Siz çayları bile seçerken çarşıdan
Ayazlar,karlar içinde koşarız biz engin dağlardan
Siz Akdeniz'e yaparken yuva
Bize Karadeniz yaz gelir duramayız biz burda
Siz sahillerde aşık eylerken
Bizim asıl dengimiz meydanlarda ölmektir
Siz adalarda limonata içerken hüpleterek
Biz buzları kırarız dişlerimizde kemirerek
Siz yazlık ararken ılık bile size zor
Bizi arama çölde,sahrada hep kutuptayız biz
Balkanlar size gelirken soğuk
Sibirya bize yaz gelir ille de Antartika fırtınası arar gözlerimiz
Bir çiçek görmek için seyahat eden siz
Bir okun peşinde atına nal çakardı dedelerimiz
Bin çiçek görsek yaz gelince diyen siz
Kışa rağmen tek iğnesi düşmeyen çamız biz
Ayakkabısı olmadan kuma basamaz dedeleriniz
Karlı toprağa çıplak ayak basar bizim dedelerimiz
Siz yasemin,papatya,güle aşık olup yazarken şiir
Biz çınar,kavak,çamlarda ararız hayatın anlamını
Siz tohum ekip fidan dikerken bayırlarda daha yeni
Biz dedemize rahmet okuruz asırlık ağaç altında ebedi
Baharlar,yazlar sizin olsun çiçekler ve güneş
Kıştan vazgeçmeyiz biz asla sonbaharıda alın yanınıza
Sizin aşkınız iki kadehte yere devrilir
Bizim aşkımızın en azı yanan demiri elinde gezdirir
Beş meyve yemek için bahara methiye dizen siz
Kışa destan yazarız elimize almasak da en ufak bir aşı biz
Yazın dondurmayı zor yalar sizin büyüğünüz
Kışın buzlu dondurma yer en zayıf ve küçüğümüz
Develer,atlar sizin olsun biz ayılara,kurtlara binenleriz
Sizin kalem tutar bizim balta ellerimiz
Siz ölümden korkarken biz ölümle ayrılmaz bir kardeşiz
Ölüm bizi öldürmez biz bundan neşeleniriz
Şaraplar,şerbetler sizin olsun biz yine kar içeriz
Sizin kaçtığınız hayvanları biz evde besleriz
Sizin millet olduğunuz yerde biz devletiz
Siz yazın sevgili ararken bizim savaşadır aşkımız
Sizin barışta yapamadıklarınızı biz savaşta yapanlarız
Siz çöllerde batarken kumlara biz kutuplarda karları delenleriz
Siz kalem tutamazken bizim mızrak tutar ellerimiz
Siz çanta tutarken bizim kalkan tutar ellerimiz
Siz dövüşten bile kaçarken bizim ayıyla güreşir en bebemiz
Siz kargadan korkarken bizim kartala hükmeder en delimiz
Siz yelek giyerken bizim hayvan postlu zırh giyer en küçük askerimiz
Siz surların arkasında yaşarken ürkerek bizimkiler elinden atar kalkanı savaşta delirerek
Siz korkudan yaparken dev gibi kaleler bizimkiler zırhı atar birden savaşta hiddetlenerek
Siz çekilirken en geri birbirini ezerek ağlayarak bizimkiler birbirini ezer en öne geçmek için kükreyerek
Siz yere tünel yaparsınız kaçmak için biz ölenleri bile gömmeyiz onları destanlaştırmak için
Siz iğneden korkarken sebepsiz biz mızrakları başımızda karşılarız hem de dimdik
Siz tahta sopayla edersiniz savaş bizde kızgın demir erimeden sayılmaz bile savaş
Siz taparken ağzı eğilmiş putlara biz yazıtlar diktik dev gibi dağlara
Siz Alplerde çiçek toplarken yedi renk biz Ergenekon'da ok topladık rengarenk
Sizin papaz çıkarırken günahı üç beş altına bizim kılıç ucundan çıkar bütün günahımız cenk meydanında
Sizin milyon olup çadır kurduğunuz yerde biz bin olup devlet kuranlarız
Siz sopayla yapamazken bir direk biz dağları deldik hem de kar gibi eriterek
Siz köy kurduk diye atarken nutuk biz kurduğumuz devlet sayısını unuttuk
Siz köpekten kaçarken biz filleri dize getirip susturduk
Siz eşeğe ters binerken biz yaban geyiklerine binip avlarda yorulduk
Sizin gül resmi çizer kadınlarınız bizim devlet yönetir elinde kılıç ve mızrakla hanımlarımız
Siz yıllarca dost aradınız ve yalnızsınız biz düşman aradık çoğu zaman bile bulamadık birbirimizle çatıştık
Siz parayla asker bulamazken bizim gönüllü askerlik yapar en ufağımız
Sizin papayla giremediğiniz yerlere bir selam ile girer erlerimiz
Siz piyano bilmezken biz kopuzla dağları inlettik
Sizin mazlumdan çaldığınızı biz zalimden alanlarız
Siz daha yazamazken yazı biz yazdığımız destanları unuttuk
Kayıt Tarihi : 12.6.2021 03:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Kenan Çiftçi](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/06/12/siz-ve-biz-destani.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!