siz şöyle bir kaç gün
benim kusuruma bakmayın
oldu olanlar
geldi gelenler ben de anlamadım
açtım akıl ağılımın kapılarını
keçilerimin cümlesini kıra bayıra saldım
bir uzun hava tutturdum
mor dağlar bellediğim
beton blokların griliğine
firak-ı yare ağıtlar yaktım
bir garip kaval sesi geldi uzaktan
bir nur indi
zümrüt çayır niyetine uzandığım buruşuk çarşaflara
ışıklara boyandım
Çoban Dede derler bir yatır göründü
gelip oturdu yanı başıma
yüzüme baktı
yüzüne baktım
ak kefenli omuzuna dayadım başımı
ak ellerini öptüm öptüm
yetim çocuklar gibi ağladım
dedi ki sabret
dedi ki Mevla duyandır
dedi ki susma gönlündekini
bize bildirilen
bizi çağıran
bizi de ağlatan hasretin
Yaratana malumdur elbet
dedim ki dedem 'yandım'
yanmaktan değil şikayetim
ben gönlümden usandım
nedendir bu aykırılığım
tam sona yakın olmuşken yolum
kendi ayağıma kimseler değil
nedendir kendim dolandım
Leyla’ya ses veren çöllerde
yetmedi mi gömülüp kumlara taşlandığım
ya ben ne diyeyim ne anlatayım
ölüp de kurtulmak değil muradım
sevabımdan bin mislidir günahım
iyisi mi
ben susayım dedem
duymasın seslendiğim can
yok sayılsın cümle serencamım
bu sebeptendir ki dostlar
siz şöyle bir kaç gün
benim kusuruma bakmayın
oldu olanlar
geldi gelenler
üstünüze afiyet biraz dağıldım...
ceyda görk
(2007 ağustos)
Ceyda GörkKayıt Tarihi : 9.9.2007 18:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!