Şöyle bir soru sorsam: “Siz, hiç bir kişinin hayatını ellerinizde tuttunuz mu? ” Onun yaşam akışının sizin tek bir doğru davranışınıza bağlı olduğunu düşünüp, çaresizlikle kıvrandığınız olmadı mı hiç? Bu kişi hele çocuğunuz olsa, geleceğe dair umutlarınız olsa, yarınların simgesi olsa sizin için. Şimdiye dek böyle bir durumda kalmadınızsa; bu, kalmayacağınız anlamına gelmiyor.
Hepimizin kendini güvende hissetmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle içinde bulunduğumuz durumun hep süreceğine dair bir inanış geliştirdiğimiz görülür, genelde. Hep o andaki kadar sağlıklı, hep o andaki kadar sevdiklerimiz ile birlikte olacağımıza inanmak isteriz. Bu insanca bir istektir elbette, insanca bir güven talebi. Ancak mevcut durumun her zaman o şekilde süreceğine öyle kaptırırız ki kendimizi, böyle sürmesi için bir şeyler de yapmak gerektiğini unutuveririz. Yaşam akıp giderken aslında varlığını unuttuğumuz şey, nedir peki?
Bilgi.
Ancak öyle hap gibi alınmış değil; farkına varılmış, anlaşılmış, sindirilmiş bilgi.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla