Siz hiç kendinizi uğurladınız mı?
Bir sabah içinizde barındırdığınız,küçücük sandalınızla,hep ulaşabileceğinizi sandığınız deniz fenerinin, aslında kzıgın kumlarda gördüğünüz bir serap olduğunu anlayıp, sandalınızı engin sulara bırakıp arkasından gidişini izlediniz mi?
Kolay değildir kendini yolcu etmek.
Ardından baktığınız, kıyıdan uzaklaştıkça küçülüp giden, ara sıra dalgaların arasından zorlukla seçebildiğiniz, bir zamanlar uğrunda en kanlı savaşları, darbeleri, ve hatta ölümü göze aldığınız zafer arzunuz değil miydi?
Yenilgiyi kabullenmek bu kadar acı verici iken teslimiyet neden bu kadar acısızdı?
Yoksa siz de düşünüzde yarattığınız yel değirmenleriyle mi savaştınız?
Hani o saçlarınızı yalayıp geçen, yetişemediğiniz, dokunamadığınız, rüzgarlaramı koştunuz?
Bu uğurlama neden bu kadar sessiz, yer gök ağlarken neden bu sukünet?
oysa karşılamalar ne kadar cana yakın ve içtendi, en güzel melodiler çınlıyordu kulaklarınızda, gözlerinize ışık dudaklarınıza kan yürüyordu. Daha bir insan oluyordunuz cesaretiniz sizi bile şaşırtıyordu. En büyük yanlışlar içinizdeki tüm yalancı doğruları mıhlamıyormuydu birer birer.
Bir insanı sevmekle başlayan herşey bir insanı sevmeklemi bitiyordu?
Bir insanı sevmekle başlayan herşey bir yaşamı, bir düşü,bir özlemi bitiriyordu.
Bir sabah düşler bitip gerçeğe mi dönüyordu insan?
Siz hiç kendinizi uğurladınız mı?
Yaşadığınız tüm yenilgilerin, başarısızlıkların,yoklukların, bir düşü uğurlarken verdiği hüznün yanında ne kadar anlamsız kaldığını anlayıp,ağlamadan sızlamadan,başınız önünüzde el salladınız mı ölmüş gibi kendinize.
Kayıt Tarihi : 14.11.2009 00:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)