Siyeri Şiirle Yazmak Şiiri - İsmail Tunç

İsmail Tunç
38

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Siyeri Şiirle Yazmak

SİYERİ ŞİİRLE YAZMAK
‘’Allahın yasaları değişmez ezel ebet’’
Tövbe edin insanlar başlamadan kıyamet.
‘’Muhammet yaratanın elçisi ve kuludur’’
Kim aksini düşünür ya müşrik ya delidir.
Hakka kurban adanan İsmail’dir atası,
Abdulmuttalip oğlu Abdullah’tır babası.
Anası Âminedir Vehbi’nin güzel kızı,
Yüce Mevla’m onların hepsinden olur razı.
Arap yarımadası zirvesinde vahşetin,
Eşine az rastlanır böylesi cehaletin.
Doğan kız çocukları gömülür diri diri,
Put koydular Kâbeye budur şirkin eseri.
Beş yüz yetmiş bir yılı yirmi nisan gününde,
Karanlığın üstüne güneş doğdu sonunda.
Bizans ve Sasani’nin bitmişti artık işi,
Hak emriyle küllendi Mecusilik ateşi.
Putperest kavimlere kırdırdı putlarını,
Açtı bütün cihana şefkat kanatlarını.
İbrahim’i gelenek çocuk sünnet olunur,
Atasının alnında temessül etti mi nur.
Kalbi temizlenerek vuruldu sırta mühür,
Bunlar hep bâtinîdir çoğunluk sanar zâhir.
Önce Kusem dense de ismi oldu Muhammet,
Çünkü Kutsal Kitaplar yazdılar adı Ahmet.
Ay gelip güldürdü mü bulut etti mi gölge,
Değişirmi kanunlar biri doğup ölünce
Ben-i Sad’ın kavminden süt emdiği Halime,
Saygı sevgi gösterdi bırakmadı eleme.
Annesi can vermişti Medine’den dönerken,
Sarıldı Dadısına gözünden yaş inerken.
Doğumdan evvel yetim altı yaşında öksüz,
Dedesi ve amcası büyüttüler teklifsiz.
Amcaya yardım için bazen deve güderdi,
Verilen her görevi güzel ifa ederdi.
Bahira olayının öğrenmeli aslını,
Nedense kutsuyorlar hep hikâye faslını.
Bilseydi geleceği kırk yaşına kalmazdı,
Rabbim zaten diyor ki ’’Kitap İman bilmezdi.’’
En son Ficar harbinde ok attı, mızrak vurdu,
Geçmişi soranlara pişman değilim derdi.
Şiarı dürüstlüktür tereddütsüz güvenin,
Çünkü dostu düşmanı ona derlerdi Emin.
Hira, Sebir dağları yerlerinde kaldıkça,
Mazlumlar korunacak denizde su oldukça.
Fadılların amacı kentte huzur sağlamak,
Bundan böyle Mekke de yasaklandı ağlamak.
Ebu Talibin kızı Atike’yi istedi,
Yoksa maddi imkânın umudunu kes dedi.
Kervanlara katılıp Şam’a gitti birkaç kez,
Yaptığı ticaretten memnun kalırdı herkes.
Yirmi beş yaşlarında Hatice’yle evlendi,
Hatice’nin amcası fakir diye söylendi.
Ümmü Gülsüm, Rukiyye, Zeynep, Fatma kızları,
Abdullah ve Kasım’da Hatice’nin izleri.
Yoksul Ebu Talib’e gösterdi vefasını,
Amcaoğlu Ali’nin aldı himayesini.
Eşinin yardımıyla Zeyd’i ettiler azad,
Gitmeyince babaya onu edindi evlat.
Yangın ve sel suları Kâbe’yi etti harap,
Bu durumu görenler çekiyordu ızdırap.
Ol Hacer’ül Esvet’ i koymak için yerine,
İhtiyaç duymuşlardı güvenecek birine.
Muhammet hakem oldu, yere sergi yaydılar,
Taşıtıp liderlere elleriyle koydular.
Hira mağarasında çekildi inzivaya,
Uyurken dalmış idi derince bir rüyaya.
İlk ayet ’’Yaratan Rabbinin adıyla oku.’’
Şaşkınlıktan hissetti ruhunda dehşet korku.
Bütün toplum bilir ki yazamaz okuyamaz,
İşte bundan dolayı kimse nifak sokamaz.
Koştu hemen eşine titriyordu bedeni,
Seslendi Hatice’ye ‘’Hemen örtünüz beni.’’
Vahiy az geç kalınca içine düştü ateş,
Çıldırmak üzereyim Rabbim nurunla yetiş.
İnsan siluetinde hemen geldi Cebrâ’il,
Vazgeç bu düşünceden Hak sana verdi delil.
İlk önce Ali, Zeyd, Hatice, Ebubekir,
Şahâdet getirerek dediler ki Allah bir.
Müslüman oldu Ömer dinleyince ayeti,
Hak yoluna girmekti zaten onun niyeti.
Gizli tebliğ dönemi üç veya dört yıl sürdü,
Açığa çık denince, gizlilik sona erdi.
Yaygara kopardılar Resul Necm’i okurken,
Nasıl över putları şirki kökten yıkarken.
Mahrumiyet dönemi kesildi alış veriş,
Halkı Haktan soğutmak amaçlanan asıl iş.
Karnına taş bağladı alsın diye açlığı,
Bebekler can verirken yükseldi hıçkırığı.
Kimi Ay yarıldı der kimisi yarılacak,
Gözüyle görse bile der ki sihirdir ancak.
Hatice Ebu Talip, aynı yıl etti vefat
Müşriklerin baskısı hemen başladı heyhat.
Bazı ayetlerimi görmen için ey Nebim,
Vasıtasız emrimi al dedi Yüce Rabbim.
Çevresi mübarek yer işte Mescidi Aksa,
İbadet etmek için nasıl gider uzaksa.
Hatice’den sonraki eşinin adı Sevde,
Havle’nin teklifiyle işleri görür evde.
İslam’ı tebliğ için Taif’e gitti Resul,
Yazık ki Taif’liler olmuştu şeytana kul.
Dökülüp sokaklara sövmeye başladılar,
Taşladılar düştükçe kaldırıp taşladılar.
Yaralı bedeninden aktı mübarek kanı,
Yalvardı ‘’ Yüce Rabbim bunlar bilmiyor seni.’’
Ebu Cehil ve Leheb başta olmak üzere,
Bütün müşrik liderler yaptılar münazara.
Evinde uyur iken birlikte saldırmayı,
Kim vurduya getirip ortadan kaldırmayı.
Suikastı önceden haber aldı Muhammet,
Ali’yi koydu evde kendisi etti hicret.
II
Yanında Ebubekir başladı yolculuğa,
Yalın ayak baş açık koşar soluk soluğa.
Caniler topluluğu evde bulamayınca,
Yetişiriz diyerek koşturdular ardınca.
Peygamberi öldüren alacak büyük ödül,
Böyle zulüm görmedi bütün tarihinde çöl.
Sevr dağında mağara onlara oldu siper,
Müşrikler her kovuğa baktılar teker teker.
Bakıp göremeyince hemen döndüler geri,
Medine’ye ulaştı yolcuların haberi.
Gâh açıktan gâh gizli yürüdüler aç susuz,
Kuba’da kaldığında taşladı birkaç huysuz.
III
Kuba’dan Medine’ye dayıları getirdi,
Misafiri evine Ebu Eyyub götürdü.
Temelleri atıldı Mescidi Nebevi’nin,
İşçisiydi Peygamber... Evet, Allah evinin
Ensar elde olanı Muhacirle paylaştı,
Kardeşlik duyguları doruklara ulaştı.
Dokuz mu on sekiz mi neler neler söylendi,
Peygamber Ayşe’siyle örfe göre evlendi.
Allahın emri geldi kıblemiz oldu Kâbe,
Ezanın sözlerine gönül verdi sahabe
Amcaoğlu Ali’ye kızı Fatma’yı verdi,
Hasan la, Hüseyin’i Hak hediye gönderdi.
Rukiyye, Ümmü Gülsüm oldular Osman’a yâr,
Ehlibeyt’i sevenler mutlak olur bahtiyar.
İbadet gönüldendir gönülsüz kul olmasın,
İnsanlar riya ile mescitlere gelmesin.
Çok zorda kalmadıkça istemezdi savaşı,
Dağdaki yalnız kadın hissetmeli barışı.
Kadın, çocuk, ihtiyar her zaman korunacak,
İnsanlık İslam ile suçlardan arınacak.
Kim, aman diler ise, ona kalkmasın kılıç,
Haksız yere can alan bilinsin ki olur hiç.
Seslendi bedeviye ‘’korkma Hakk’a bağlıyım
Kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.‘’
Az sayıda Müslüman odaklandı zafere,
Çokluğuna güvenip şımarmıştı kefere.
Bedirdeki savaşı iman ehli kazandı,
Hak karşısında batıl ilelebet hazandı.
Öldürtmek için saldı Ümeyr’i hain Safvan,
Ömer’in dikkatiyle önlendi akacak kan.
Ben-i Kaynukalılar savaşta yenilince,
Medine huzur buldu bozguncular gidince.
Bedirdeki yenilgi müşrikleri kahretti,
Peygamber Şam yolunu kervanlara kapattı.
Mekkeliler toplanıp Uhut’ta saldırdılar,
Muhammet öldü diye her yana bildirdiler.
Sahabenin bir kısmı yazık buna inandı,
Uhut’taki savaşta verilen yetmiş candı.
Okçular mevzileri terk ettiler zamansız,
Kim uymazsa kurala kazanması imkânsız.
Uhut’ta imtihandan geçirildi imanlar
Bir rüzgârla savruldu danedeki samanlar
Uhut’tan kaçanlara seslendi Ümmü Eymen
Ben savaşa giderim siz eve dönün hemen
İşte İslam kadını erkeğinin yanında
Ne kalır arkasında ne de gider önünde
Yardım istemek için Ebu Bera’ya giden,
Heyeti Maune’de öldürdüler aniden.
Müslüman elçileri katlettiler Reci’de,
Amaç inananları etmek idi rencide.
Dumetu’l Cendel… Evet, Rumlarla ilk gazvesi,
Onu geri döndürdü Mekkelinin azması.
Ben-i Nadirlilerin sinsice planları,
Hissetmişti Peygamber söylenen yalanları.
Medine çevresine aldı hendek kararı,
Savunmada olmuştu stratejik yararı.
Sahabeyle beraber toprağa kazma vurdu,
Medine kuşatması on beş-yirmi gün sürdü.
Ben-i Kureyzalılar bozdu verdiği sözü,
Dediler cezalandır Tevrat’a göre bizi.
Mustalik gazvesinde fitne Abdullah Übey,
İhanet ettiğini söyledi inen vahiy.
Ayşe validemize Übey etti iftira,
Bir kısım Müslümanlar gittiler ardı sıra.
İşitiyordu Hudâ Ayşe’nin feryadını,
Ayetler göndererek temizledi adını.
Kâbeye ziyareti görmüştü rüyasında,
Bin beş yüz sahabesi yürüdü arkasında.
İzin için Mekke’ye göndermişti Osman’ı,
Hemen tutukladılar vermediler âmânı.
Müslümanlar yeminle savaşı göze aldı,
Hudeybiye barışı kan dökülmeden oldu.
Habeş, Kisra, Bizans’ ı çağırdılar İslam’a,
Allah’a şirk koşmayan âmin desin duama.
Hayber’de Yahudiler olmuştu çıbanbaşı
Burayı fethederken Mekke’dir asıl düşü.
Eşi Hayber’de ölen Yahudi’den bir kadın,
Zehirli yemek sunup almıştı intikamın.
Anlayınca yemeğin zehirli olduğunu,
Hemen yere tükürdü ağzına aldığını.
Müslüman’ın Bizans’la ilk savaşıydı Mute,
Zat’s – Selasil ile son verdi mağlubiyete.
Üzüntü veriyordu Mekke’den ayrı kalmak,
Gayesi vatanını küffardan geri almak.
Huneyn ile Taif’e sefer yaptı giderken,
Güvende olamazdı çevrede düşman varken.
Yol üstünde yatıyor hastalanan bir köpek,
Nöbetçi diktirmişti ordu geçinceye dek.
IV
Mekke’nin liderleri boyun eğdi çaresiz,
Sağlanınca antlaşma teslim oldular kansız.
Tebük savaşı için ashabdan yardım aldı,
Bizans’ın karşısında güçlü bir devlet oldu.
Elli yaşına kadar tek eşidir Hatice,
Ticaretle uğraşır dürüst namuslu yüce.
Tebliğde görevi var nikâhlanan her eşin
İyi tahlil yapmadan hüküm vermeyin peşin
Mariya anamızdan doğdu oğlu İbrahim,
Çocukları çok sever, hem davranır mülayim.
Evlatlık aldığı Zeyd boşayınca Zeynebi,
Rabbim örfü kaldırıp evlendirdi Habibi.
Havsa Ömer’in kızı eşlerinden biridir
Yaşlı Ümmü Seleme bir şehidin yâridir
Zeynep Huzeym’a ile evli kaldı sekiz ay
Evlenip Cüveyriye kavmine almıştı pay
Safiye’yle izdivaç Hayber harbi sonunda
Anlaştı mağluplarla kılıç kaldı kınında
Meymune sekiz kardeş iki çocuklu duldu
Sonuçta kabileler gelip Müslüman oldu
Kureyza kabilesi gönderdi Reyhane’yi
Cariyelik yaparak şenlendirdi haneyi
Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe ile
Evliliği Mekke’de huzur için vesile
On bir özgür hanımı ikide cariyesi,
O zamanlar böyleydi Arapların töresi.
Ayşe’nin kıskançlığı kızdırdı kocasını,
Eşlerinden uzakta geçirdi gecesini.
Eşinin ahlakını merak edip sorana
Dedi Ayşe annemiz bakmazmısın Kur’an’a
Güzel ahlak timsali şanlı yüce Peygamber,
Yürüdü hak yolunda dilde Allahuekber.
Bir ömür savaşmıştır vahşet ve cehaletle
Nesebine bakmadan hükmetti adaletle
Geldi Peygamberime Kur’an adlı mucize
Gerçeği anlatmak zor akılsıza acize
Hac ayında toplanan binlere etti hitap,
Sizlere yol göstersin Sünnet ile Hak Kitap.
Yirmi üç yıl anlattı Kur’an’ı ayet, ayet,
Kim adını duyarsa getirmeli salâvât.
Altmış üç yaşındayken on üç gün hasta yattı,
Ayşe’nin dizlerinde Rabbine rücu etti.
Ve Ali yıkayarak örttü kefen bezini
Ebubekir kıldırdı cenaze namazını
Can verdiği odaya kazdılar mezarını
Toprakla kapattılar kabrinin üzerini
‘’Her nefis tadacaktır bir gün elbet ölümü’’
Allah’ım esirgeyip bağışlasın kulunu.
Doğumdan ölümüne örnek oldu hayatı
Katlandı her acıya var sabrın mükâfatı
Rabbim Peygamberine ver Makam-ı Mahmut, u
Biz günahkâr kulların yalnız sensin umudu.

İsmail Tunç
Kayıt Tarihi : 6.4.2012 15:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Tunç