Siyer Şiirleri Şiiri - Bilal Yavuz Şiirleri

Bilal Yavuz Şiirleri
145

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Siyer Şiirleri

asıl şimdi ıssız

Tihâme çölleri

âlemi bağrı yanık

bırakıp gittiğinden beri

sadıklara şahid

Akabe körfezi

şahid peygamberlere Usfân vadisi

acı Tifle kuyusu

tattığından beri mübarek yudumu

yüzyıllardır nasıl da tatlı

bir de göklerden bak Mescid-i Haram

nasıl da atan beyaz bir yürek

kalbim Şuayb mağaraları

fışkırır içimde on iki pınar

çağıldar sesinde

mazlum on iki imam

ham taşlardan bir Musa mahareti

vadideki sunak

dağlara yontulmuş heybetli evler

şimdi bir mezar gibi miras ibret-i aleme

kurudu tapılan Eyke ağacı

kahroldu yedi fal okları

yerinde yeller esiyor putların

şimdi bir mezartaşı Petra

yeşil demirli cami pencereleri

zıvanadan çıkarmaz aşk kendini

Busra serinliğinde

hacılardan gelen esans kokuları

çağın erdemliler sözleşmesi

saraylar sarayı Nur Dağı

tahtların tahtı Hira

bizim kahramanlarımız

pelerinli değil sarıklıydı

zırhlı değil cübbeli

sonuna kadar Rabbine güvenen

Ahbeşeyn Dağının

Ninova Cinleri

alır Resulullah duası

Mirac kokar rüzgar

vadiler, koylar, semalar

sırlar sırrının beşiğinde

aşkın son sedirinde

gönül gördüğünü yalanlamadı

gönül gördüğünü yalanlamadı

gönül gördüğünü yalanlamadı

Biat Mescidindeki kadim tablet

kadar yetim şimdi yorgun yüreğim

girdiği evi mabed kılan adamlarca

yükselen çadırlar aşkına

çalkalanır Kudeyd vadisi

sevilmekler boy atar

böylece kazandılar

alemlere rahmet güle

dost akşamlayanlar

selam Uhud dağına

selam Fuad Dağına

selam Bedir kuyularına

yetim bir hüzündür Ebvâ

serilmiş soframızın göğünde

dokunaklı Ayneyn tepesi

umudun yorganına

sarılan yüreklerde

Takva Mescidinin sarsılmaz ilkliği

yetimlerin en güzeli

satın almış arsayı iki yetimden

Mescid-i Nebi için

Hakk hükümranlığına

ne muhteşem bir bürhan

Kıbleteyn Mescidi

gazveler ve keşif seriyyeleri

sadakatin başkenti

gazâ meydanlarıydı

aşkın kâbesi

komutanlar komutanı Resulullah

toprağa düşen

bir kozalaktan

kocaman bir âlem yaradan Allah

tarifleri aciz bırakacak kadar

sonsuz büyüktür

akın akın melek ordularının

indiği görklü zirve

dile gelsin de sarsılsın göğümüz

Rabbini zikreden rüzgar sesleri

görsel bir ziyafet kum taneleri

Arafat kokan

Üveys hırkası

şahlandırır gurbetlerde hasreti

abdullahların kökten doğruluşu

haccac-ı zalimlerin elim sonu

kadim bir sancaktır Ariş Mescidi

vakarlı minareleriyle

hatırlatır mübarek şehadet parmağını

heybetli hünkarımızın

Uhud dağı sever bizi

biz de Uhud dağını

insan bir dağla kardeş olur mu hiç

kardeş dağlarımız var bizim

kardeş ırmaklarımız

kardeş yıldızlarımız göklerde

dosttur cümle âlemler

daim Hakk dostlarına

haykırıyor çağın abdullahları

okçular tepesini terk etmeyin

kanmayın o deccal saatine

işte aslanlar gibi Hamza Mescidi

üfler durur sırlar sırrını

hurmalıklarda şehadet kokusu

kırılır Fadîh beytinde

bütün şarap testileri

düşer Marid kalesi

Ahzab gazvelerinde

bir yokuştur yaşamak

hendeklerde akan cennet rüzgarı

korkudan ağza gelmiş kalpler

düşmanın kalbine kazınmış panik

Safrâ ile Bettâr en önde

bir anıt gibi yükselir Hudeybiye

mazinin mübarek sesleri

uğuldar sımsıcak atmosferinde

selam olsun biat sıddıklarına

Necaşi ve Haris ve Münzir

Umman krallarına

boyun eğen hükümdarlara selam

ve başkaldıran

firavunlara lanet

efendimin rahmet mektuplarında

oysa felah reçetesi cihanın

mübarek mancınıklar

ne sanatsal deşmişti

siyonist Hayber surlarını

bir nefhada sevinen hurma bahçeleri

göklere yükselen sancak

yankılanır Mûte zaferi

Zeyd ve Cafer ve Revaha

rahmet eylesin Rahman

ve işte Seyfullah orada

ellerinde dokuz kılınç kırılan

hüzünlü Uhud gününde

hakikatin safında olmak ister gibi

vuruyor hakkın hasmına

Diyarbekir’in Süleyman mabedinde

yüzyıllardır akan bereketli sular

Halid’in şehadete olan

cezbedar sevdası sanki

dönüp dönüp vuruşanlara

tozu dumana katanlara

selam hak için durmayanlara

Kureyşliler sana verdikleri

sözde durmadılar

seninle yaptıkları sağlam

anlaşmadan caydılar

kınından sıyrılmış dolunay

gibi şakıyan zağlı kılınçlar

uzaya uzanan bir sancak sanki

mübarek fetihle Mekke

serden geçmiş beş birlik beş koldan

akıyor cihad nehri

mükerrem sokaklarında

işte aşkın asâsı

işte devrilen yüzlerce sanem

çünkü bir kez geldi mi hak

bâtıllar yokluğa

mahkum daima

cahiliye adetleri

şerli kan davaları

saptıran cümle bidatler

şimdi kutlu ayağın altında

şimdi aşka her yatsı Kadir Gecesi

bir çığlıktır Huneyn vadisi

civarında bir avuç ashab kalmışken

bineğini gavurun üstüne süren Resulullah

O ki alemlerin en cesur Abdullahı

bir ay mesafedeki

düşmana korku salan

kalbini tam kaplamış Allah sevdası

aşkın evine dönmüş cihad meydanı

mübarek avucunda

gülleye dönüşen çakıl taşları

yağarken üzerine düşmanların

savaşın seyrini

değiştiren mucize

aşıklarını yalnız bırakmaz Hakk

iniyor görülmemiş melek orduları

zaferler zaferleri kovaladı

kınından sıyrıldı Huneyn Günü

ne güzel bir şahid Hüda Yolu

ne şanlı bir fetih Taif Fethi

cesaretin nişanesi Tebûk Gazvesi

esaretin hengamesi bitmekteydi

putları patlatma seriyyeleri

bir öğüttür şu çağdan bu çağlara

bir peygamber bir sıddık ve üç şehid

Salih’in kentlerinden geçer iken

konuştu Rabbini en çok seven

Yürek hazretleri

“nefsine zulmedenlerin yurduna

ancak ağlayarak girin ki

onlara isabet eden musibet

sizlere isabet etmesin”

kaybedecek neyin var

zincirlerinden başka

ey çağın müslümanı

işte Saadet Asrı

işte zekat memurları

işte adil yasaların yargıçları

kılınçların gölgesinde gör orjinali

gör olman gerekeni

Sevr mağarasında

örülen ankebut ağlarının

üstünden henüz on yıl geçmemişken

kadim İslamiyeti

koca Arab yarımadasına

hakim kılanı tesbih et

Sevgililer Sevgilisi ki

unutma vefat vaktini

maziden son anlarına değin

damarlarında dolaşan zehri

yine bir yahudi etlere zerk etmişti

suya dalan mübarek eller

kademli vechine sürülen

ölümün sekeratı vardır ölümün

mukaddes yolculuk nereye

Er-refîki’l-a’lâ!

kim Rahmân’a tapıyorsa

bilsin ki Rahîm ölümsüzdür

evet Hû gitti

ama sünnetiyle yanında gibi

hicrî 1440 yerinden

Hakikat Medeniyetinin

emin yiğitlerinin

ölmeden ölmeyenler

dirilmeden dirilemezler

Bilal Yavuz Şiirleri
Kayıt Tarihi : 13.10.2020 14:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bilal Yavuz Şiirleri