Bir titreme sardı bedenimi ve ansızın uyandım. Saate bakıyorum, SİYAHI BEYAZ geçiyor. Üzerimde hem buluşmanın yaklaşmasının verdiği heyecan hem de SİYAH bir yelkenli ile BEYAZ umutlara yelken açtığım rüyamın uyanmamla birlikte son bulmasının mutlu hüznü var. Doğrulup camdan dışarısını izlemeye koyuluyorum, hava bugün SİYAH BEYAZ…
Banyoya yöneliyorum, SİYAH diş fırçama ve BEYAZ diş macunuma uzatıyorum ellerimi her zaman ki gibi…
SİMSİYAH diş fırçamın BEMBEYAZ dişlerimi aydınlatması bana SİYAH BEYAZ bir tiyatroda oynanan oyundaki SİYAH ateşin BEYAZ muma renk vermesini anımsatıyor nedensizce, gülüyorum ve “Kahretsin, çok SİYAH BEYAZIM” diye böbürleniyorum kendi kendime…
Tekrar gülüyorum ve bu gülücüklerin sebebinin SİYAH BEYAZ geçecek bir gün olduğunu hissediyorum. Ettiğim SİYAH BEYAZ dualar kabul olmaya başlıyor; teşekkürler SİYAH Tanrı’m, teşekkürler BEYAZ Tanrı’m, teşekkürler Yüce Tanrı’m!
Kahvaltı derdimin olmamasına bir kez daha seviniyorum; bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar SİYAH zeytin, birazcık da BEYAZ peynir ve bir bardak, SİYAH bir bardağın içinde BEYAZ gibi su…
Masayı toparladım. Bekarlık zor! Ama her gün bu SİYAH BEYAZ örtüyü mutlu bir şekilde sermesini bilmeyenler için!
Her açışımda SİYAH dolabımı, yerinden çıkmaya çalışan bu BEYAZ vidaları sıkacağım diyorum kendi kendime; ama her seferinde aynı his karşıma çıkıyor:
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla