Giderken yitirdim tüm yetilerimi,
geriye ne kaldı dersen, yetimliliğim.
sen ve yağmur, yani saflık ve gözyaşı,
geride kalan “akıl” ve “gönül”
ikisini de üfledim avuçlarına
sonsuza kadar bırakmamacasına
ve sana emanet kıldım, onları...
gün gelir seninkilerini de alırım diye.
nihayet bir gün, bir gül bıraktım ardından,
parmağımın ucundan suya damlayan kana inat…
siyah, simsiyah.
bir damla kan, sonsuz imtihan
ahh, ey vah,
eyvallah….
Yeryüzündeki tüm savaşlar ve adanmışlıklar,
bütün çırpınışlar, varlık ve yokluk senin adınaydı.
benim olmanı isteyen melekiler ile,
ellerin esiri olmanı isteyen iblisilerin muharebesi…
tüm aşklar kurbanlarını sunmuştu,
ve son defa yeminlerini yakarışlarına katmışlardı.
sonsuz bir teslimiyet ve huzurla.
sadece yaradanın bildiği
ve hiçbir canlının olmadığı bir yerde
kefenler giydirmiştin hayallerime,
siyah, simsiyah
bir yudum can, sadece canan
ahh, ey vah,
eyvallah
Bir “elif miktarı” bile yeterdi kaybolmak gözlerinde,
bir “nun” kadar işveli, narin ve sahiplenilmek cüzlerinde.
aşkın ve aşkınlığın kader yazgısı benimkisi.
ateş gibi, alev kadar inatçı, köz kadar yakıcı
çünkü bütün yangınlarım sana dairdi.
onları söndürmeye gözlerim hep su akıttı.
akıttıkça eridi. eridim, ve sende gördün işte,
ateş kırmızı, gül kırmızı, günah kırmızı,
fakat aşk ve ölüm
siyah, simsiyah
bir damla yaş, inadına savaş
ahh, ey vah,
eyvallah
Kayıt Tarihi : 14.7.2008 21:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!