Siyah'ın Günahı... Engin Demirci
--------------------
Allahın kulu çokmuş makamı nurlum mirim.
Pirim uyan artık kul ol dedi.
Kuytuluklarındayım kafiyelerin bilinmeyen zamanda karanlıkların işgal ettiğisin
Sokaklarını sevgilinin,Vicdanın gururla başaktörlük yaptığı çetelerine yalnızlığın.
Dualarda zaten onlar yoktur.
Kostümleri kendilerinden korkudur.
Sadizmin efendisi çıplak ve perişan duygulardır.
Kazanılan küçücük başarıların ardındadır.
Sevgilerine işledikleri suçlar.
Kanıt bulamazlar çığlıklarına gözetim altına almış yalnızlıkları.
Hayal bir gecede yüreğe atılan bir yumrukla konuşma adına şefkat denilen.
Kişiliklerden arınmış suçsuz sevgi sevgilisizdir.
O çocuk hangi sokagında elbet bulup sanada getireceğım makamı nurlum
Şeytanla el sıkışan iç savaşlarımız vardır. Kasvetlı maskeli balo olan hayatta.
Öncülümüzle daha çok yolumuz var. Bilinçaltında yazılan öykülerle.
Keşfimiz yüreğin yalnız ilk özgün sesi. Gôz kırpan gizler köklerımızde.
Zaaflarımızdır yaşamımız arasında gezen başsız bir süvari.
Çok ötesine geçmiş parçaları olmanın.
Sırtını doğaüstü uykuya dayamış epey tanıdık olan vazgeçilmemiş yanlarımız.
Bahsetmeye değer noktalarımız döndükçe uzak yakınlarımıza.
Gizlerin kalesindekı mahsenlerde saklı kalır keşişmeyen yanlarımız.
Birbirine geçen duygulardaki şişelerden çıkar cinlerımız.
İçgüdünün dualaşmasıdır sevgim. Zaruri kılınmıssam hayata.
Onurlandırmasıdır hakim dualarım
Bınlerce ölümle doludur sevgi. Yeni kötü adamlar ve kadınlarla ayazdan önce.
İronisi tamamen susunca senleşir.
Yağmurdan önce öfkeleşen gökkubeye benzer ask.
Elimizde kalan hicliktir.
Sözde ölüm sapkınlıklara koltuk değneğidir.
Bir gerilla varlığındaki sır gibi.
Konuşmaya cesaretimiz varmı dua saatlerinde sevgiliyle.
Dile kolay telaşlarımiz. Çarpıcı ve şaşırtıcı bir şair gizli kalmaya çalışan.
Boşlukları iç dünya ile uzam arasında bir şiir yolculuğu.
Bir humor duygusu kusatmış aşkını.
İtirafçı kelimeleri duyguların mùşfik tanrısı hengameli.
Kimliği etık suskunluğuna yedirilmiş.
Hakikiliğine kadının duygu yükünü yüklendikçe.
Ruh hallerine kutsanışın yoksayımdır
Ruhuma fısılda şehadetini sevdanın zikriyle.
İyi ki secdene iyiki varsın utanan insan yanıma.
Hamallığım tedirgin değil düşlerinde.
Taşımaktan yorulduklarına hazır dualarım.
Neden yazarım içimde birikenleri?
Taşımaktan yorgun düşülen isimleri cisimleri mayanlardı.
Kabına sığdıramadığımız öfkelerle.
Bir kelebeğin ömründen kısa sevinçlerimiz.
Sessiz dizginlenemeyen hırslar arzular mirim.
Pirim sızılarıma büyük bir ustalıkla hiç anımadığım zikrini yüklemiş makamı nurlum.
Neden zindana vurulmuş bir mahkumum aşka.
Küstahça kabuk bağlayan bir yara hayat.
Sonsuz bir kaynaktan besleniyor sabrım.
Görkeminı göstermek çürüdükten sonra çoğalacak dualarının seyrindeyim
Yeşil gözlerin soluk almıştı. Bir ışık yandı besmeleyi alnında hissedince
Sevişmek istediğinı bakişlarınla anlatıyordu.
Son noktasımdasındasın gördügun o acayip rüyanın.
Oysa yaşananların aynısıydı uyanınca kovulduğun rüyadan.
Yine şaka yapacağını zannettim.
Yanmamış sigarası elinde imkansızlığının farkındaydın.
Sayısız kez yaralanmadım oysa. Ölümlerden döndüm gece gezintilerinde
İyici tanımaya başladım yaşarken sigaramı tùttürme keyfinde sevgilide ölmeyi.
Şakaklarım zonklamaya başladı sevap ve günahlarımla hesaplaştıkça.
Dualarımı karıştıran eline bırakma çalısıyorum damlayan gözyaşlarımı.
Boşunaydı yaşananlar. Namlusu çıktı yüreğimdeki silahın.
Bırkaç saat oldu sen gideli. Üst katına tırmanıyorum ölüm için.
Çatışmak yok şöforuda değilim sevginin. Imamem sufileşiyor.
Zikrim kabzasıyla vuruyor geceye,
şımdı her bir besmelem çıkıyor namlusundan mevlanın.
Gökkubeye inat alnına sıkıyorum sızıp kalmalıyım
artık seccademde çaresiz ve umutsun
Birıne inat. Hiçbir şey söyleyememiştim. Şimdi eyüp sultanda mavi soluğum.
Hiç ayırmadan silahımı elimden okşar gibi çekiyorum zikrin tetiğini.
Garip çobanın işaret parmağı sarılacak ağır ağır ölümün rengine.
Şakağım fısıldadı hadi diye.
Salavatlarım ağlıyor ruhum da bedenimde kırıldı sevgili.
İkimizde bu şehre uzak kırlardan gelmıştik.
Tespihimin ipi koptu gözlerimi yum
Peyzajı göremez o şairle dilde değil duada olan sevgiliyi.
Damların gölgesinde kuduz bir köpek gıbı koşmakta insanlık.
Ötelere yükselmekte sevginin gövdesi.
Bilirmisin tüketilmiş duygular yıkık kulubelerde.
Mirim mehtapla döşe patikalarını yüreğinde pirini.
Ve ona engin bir kucak gibi açılır duaların.
Serin mavilikte bir büyük soyun hüzünlerin.
Dev gibi şahlanırsın çığlığın konuşmazsa.
Ah sevgili yarim yüzler kaçışıyor hep kendiyle,
yılanlar iç çekişiyor lanetli gölgedeki düşünçeye.
İnsan yıkıntıları arttıkça ben ne yapayım mirim.
soruyorum ey sevgili bahçe duvarının dibinde yatiyoruz.
İç çekiyor hala coçukluğumuz.
Dertli sevgi ey sevgili kim besmeleyle öpüyor
Pirim buyurdu mirim. Bir bataklık gibıdır zaman dedi.
Ben rüyasını görememki müebbede yazılı sevdamın.
Sonsuz bir acı çağlıyor ruhumun sarhoşluğuna düşmekte ölüm.
Küfürler yansıyor taşlaşmış sevenlerde. Suskun gölgelerim.
Ay solumakta diz çökmüş zikrime.
Çarpıtılmış yapayalnız ve engin kimsesiz aşkın nöbetindeyim.
Dertli iç çeken gôzkapaklarımdan şahlanıyor damlıyorum.
Suskun uzak yarasalaşıyor çığlığım.
Demircinin örsünde karanlıktan bana kalanlar.
Anılar üşümekte bürünüyor kasvetli mihrabında hıçkırmakta yüreğimde bir yüz.
Sıkıştı ermiş günahla yoğrulmuş savaşım. Acınası ruhumu hüzne boğuyor acılar
Bir öfkenin yansıması siyahtaki kanın günahları ağlıyor düşte.
Burak seni miracını buldurmak için senden alıyor salihata
Mirim pirim dediki, gecelerin siyahında günahlar sönen şehvetin hazzına benzermiş.
Daha bir karanlık olurmuş günaha hu çeken soluklar bitkinleştikçe.
Mezarında ışığa boğulurmuş suskun toprak.
Yeniden ölümlerle dilsizleşirmiş hüzünlü yakınmalar.
Mirim fakat çözemedim rüyasını. Başı ve sonu yok bu derin ürpermelerin.
Bilinmezlikten dağılmakta siyahın günahları
söyleyecek yalan bulamıyor hazların ölümüne.
Ve ruhun arınmışlık suskunluğunda bir beyazlık sessizce çicek acar.
Çobanlar mehtabı dolandı mirim.
Kendine akın ediyor kapkara çürümelere dönüştükçe suskunluk
Mirim pirim ruhun ilkbaharında tatlı sarhoşluk diyor aşka.
Mihrabın işıklarını yak korkmuş çocuk gibi..
Y.E.D....13:13...Engin Demirci
Engin DemirciKayıt Tarihi : 9.6.2008 13:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir'lerimin hikayesi kadim bir dost'tan esinlenerek onun için yazılmaya başlandı, bilmem belki dostluk tatmadığımız gerçek mana'da anlayamadığımız şey de desek, şiir'ler yaşandınça daim kılan bir dua'ya dönüştükçe kadimleşiyor demek ki..
TÜM YORUMLAR (2)