Siyah Bir Rüya Şiiri - Alaaddin Emre

Alaaddin Emre
443

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Siyah Bir Rüya

‘’ Rüya ölüm gibi siyahtır. ‘’ Theodor W.Adorno

Gece sokakla kesişirken, alçaklığın yeni felsefesini anlatmaya kalktığında muhbir,
su azap verici olarak algılandığından içilmedi, tutulan sigaralar alınmadı, öğlen yemeği
yenilmedi, sandalye bir öncekinin sıcaklığını taşıyordu henüz…Pencereden görünen tepede
belli belirsizdi yol akrabaları. Habersizdiler…
Birden, felsefe profesörü Bayan F. ile kendimi bir kır lokantasında buldum. Mutfağın vitrindeki yemekler hiç tanımadığım soslardan oluşmuş tuhaf çeşitlilikler gösteriyordu.
Profesör F. ‘’ Artık yaşlandım, eğilemiyorum, botlarımın bağı çözülmüş, bağlar mısın.’’
dedi. Eğilip bağladım botlarının bağcıklarını. Yaz günü bot, yünlü çoraplar giymişti. Tam yemek seçecektik ki, uyandım. Annem mutfak tezgahına zeytinyağlı pırasayla kayısı hoşafı
bırakmış.
Fanusun içindeyiz. Herkesin elinde ilkokuldan anımsadığım teneffüs zilleri var, sallayınca çalan. Benim elimdeki zil tüm çabama karşın çalmıyor bir türlü. Çevremde koşuşanlar beni
bir çember içine alıyorlar, beynimin içinde binlerce zil çalıyor.Fanus parçalanıyor sesten.
Yastığımı yerde buluyorum uyandığımda.
Babaannem, dedem, babam, halam, kuzenim Ümit, birde ben. Ben de ölmüşüm sanırım, rahmetli olanlarla bir arada olduğuma göre. Sofradayız. Herkesin önünde birer kadeh kırmızı şarap. Bembeyaz porselen tabaklar, peçeteler, çatal, bıçak, kaşık özenle yerleştirilmiş.Ne ki;
ortada yemek yok. Birbirimize bakıyor, neye olduğunu bilemediğim bir şeye hep birlikte gülüyoruz. Ölüm mutluluk demek. İyiyiz hepimiz.
Araba kullanıyorum. Eve dönüyorum. Sokaklarda erkek çocukları top oynuyor, kızlar seksek.
Bir türlü evimizin sokağını bulamıyorum. Çocuklar,ben geçerken yanlarından, oyunlarının bölünmesinden dolayı söyleniyorlar. Evimizin sokağına giremiyor, evi bulamıyorum bir türlü.
Terlemişim. Kalkıp fanilamı değiştiriyorum.
Fotoğraflar…Kimseyi tanımıyorum onca fotoğraf arasında. Yine tanımadığım bir adam geçip karşıma küfrediyor, elindeki sandalye bacağını bana doğru sallayarak. Sararmış bir sonbahar yaprağı düşüyor gibi havada. Bir türlü yere düşmüyor yaprak, hep havada. Bir kadın, ‘’ Gel, seni bir öpeyim.’’ diyor.Kadının yüzü yok.
Karanlıkta yürüyorum, bir dağ başı. Belirsizliğe yürüyorum. Karşıma köpekler çıkıyor. Havlıyorlar durmadan. Köpeklerin arasından geçip birkaç adım attığımda önümde bir boşluk beliriyor. Bakıyorum uçurumdan aşağıya. Geri dönüyorum. Köpeklerden birinin gözleri yaşlı.
Yürüyorum, ardıma takılıyor. Ayağımın üstünde bir ağırlık. Evin en yaşlı kedisi Zeze, kıvrılmış yatmış ayağımın üstüne.
Ağır bir kapı, yavaş yavaş açılıyor. Güneş gözlerimi kamaştırıyor, bakamıyorum ilkin. Sonra
bir yağmur suyu sıçratıyor bir araba üstüme. Pantolonum, ceketimin alt kısmı çamurlu su. Kaç gün kaldım ben orada, bunu düşünüyorum. Günlerden ne bilmiyorum. O karanlık odada kibrit yakarak okuduğum, duvardaki yazılanlardan bir sözcük kalmış aklımda.Sus. Susuyorum. Başucumdaki sehpada sürahiyle su bardağını görüyorum. Teyzem ağzındaki sigarasıyla söyleniyor, ‘’ Değiştiremezsiniz hiçbir şeyi, nafile.’’ diye. İçim yanmışcasına, kana kana içiyorum suyumu.
Merdivenler var önümde. Çıkıyorum. Bir ara ikişer ikişer atlıyarak çıkıyorum merdivenleri.Çık çık bitmiyor merdivenler. Merdivenler bittiğinde nereye varacağım, çok merak ediyorum. Şu önümdeki kara tahtaya kim yazdı o sözcüğü? ..

Alaaddin Emre
Kayıt Tarihi : 1.2.2009 00:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Rüya Kayıtları, Theodor W.Adorno, Yapı Kredi Yayınları

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Alaaddin Emre