Beşiktaşlıydın ya, yüz yaşından da ihtiyardın zannımca
bak, hayat ne renkliydi oysa
sense siyah beyazdın
sanki bana inadına!
böyle bir televizyonumuz vardı
ekran ellialtı,
seksenlerde tek kanaldı.
Kütahya porselenine Türk Sanat Müziği eşlik ederdi,
şimdiyse filmler bile eş zamanlı.
o günler aklımda karıncalı kaldı.
eski Türk filmleri ağlamaklıydı, fotoğraflarımsa güleryüzlü
sanki koca dünya siyah beyazdı,
Dolmabahçe zaten hala aynı.
çoraplarımı hatırlıyorum sarı lacivert
ve sekiz numaralı çubuklu formamı,
sokaklarda haykırarak yaptığım tezahüratları.
televizyonda maç izlerdim,
Fenerbahçe hangi takım bilemezdim,
bu nedenle her gole sevinirdim,
o günlerde bütün takımlar siyah beyazdı.
ekranların renklere karıştığı günlerde aşkla tanıştım
koyu sarı lacivert bir gönülle karşıladım misafirimi
ben seni çok… Anadolu gibi sevdim seni!
sen içimde büyüdükçe fark ettim ki;
bu topraklar ne fidanlar, ne filizler vermiş,
gelincik tarlaları, buğday tarlaları,
masmavi serin sular,
otlaklar, çayırlar, her bir renk var.
genç bir nesil yetişiyor Anadolu'da,
baharında bir sevda
ben seni erozyon gibi buldum, sana aktım toprakça.
baktım ki, biraz maviydin de aslında.
o günler mavi biraz İstanbul'du biraz Karadeniz
ve Lazlar çay toplardı, Kafkas kesilmiş dağlarda.
fındık kadar hüzün dolardı insanın içine,
bir ateş konardı yeşilin üstüne.
ben senin gözlerinde fark ettim yeşil olmayı,
yeşilin içinde kızıl kor olmayı.
fark ettim ki yanakların al aldı,
ateşti dudakların.
tırnak aralarımda birikmişti toprak;
doğu kadınlarının suratlarındaki her çatlaktaki acı birikimler gibi,
her kahve falındaki gibi…
başakların arasındaki günümüz gibi aşkı yaşadığımızda,
saçlarınındı güneş ve uzaklardaki günebakanlar.
gördüm ki; biraz kahveydin, biraz sarı,
biraz yaz, biraz güz.
ben seninle beyaz kesilmiş kara kış
bir çift kömür kaldım
bir kardan adamın suratında
yine biraz, siyah beyaz!
önce bir havuç, sonra atkı taktık
koca kış sıkılmış portakallarla ekşiliği tattık,
fark ettim ki turuncuydu tadın, soğukluğun mordu,
sımsıcaktı yine sarı lacivert çoraplarım.
hani seninle hülyalara dalıp geleceğe baktık ya,
Akdeniz'de gün batımını yakaladığımızda,
Toroslar'da kokunu taşıyan çiçeklere,
Ege'de kekiklere karıştığımızda,
pembeyi düşlerdim rüyalarımda,
pembe bir çiçektin o anda,
düş değil de gerçektin.
(- radyoda Türk Sanat Müziği,
elimde kapamakta olduğum siyah beyaz bir albüm.
televizyonda renkli bir maç başlıyor
dilimin ucunda geçmişten kalma bir tezahürat,
ha çıktı ha çıkacak!
içimde gol bekleyen o dünkü çocuk,
maçı izlemek için sana sırıtacak! -)
işte çarşı tribünden gelen karşılığım
işte yaprak ve su bakışlı Anadolu’dan kopanım,
al dudaklarını alnıma konduranım,
geceme açan düş, kanımı ısıtan güneş,
rengimi veren ışığım…
ben seninle geleceğimi,
seninle tüm renkleri keşfettim.
ben seninle geçmişimi,
siyahla beyazı da sevdim.
Kayıt Tarihi : 30.1.2014 18:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tolga Aşkın Aray](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/01/30/siyah-beyazdi-sari-lacivert.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!