sen omurgası sökülmüş bir dilken
Ben soyunuk bir gururdum
Sen buğusunda büyüyen bir heyecanken
ben urgandan bir kolye yapıyordum pişmanlıklarıma
Ki kükrüyordun
güçlü bir kelebek gibi sokaklarda
o kadar hızlı filizleniyordun ki yanarak
ve saniyede bin peri kadar kanat çırpıyordun
bir kuğu gibi sarhoştun bembeyaz
gülümselerin önce bir kıvılcıma dönüşüyor
sonra yıkılıyordu yüreğime ıslaklığından
Ki deliydin
su bile
hava bile
istemezdi çığlıkların
tavında döverdin haykırışlarını
sonra da
susuverirdin incecik
hep anlatamadığım gibi
bir ceylan gibi kokardın o zaman
nazlı nazlı titrerdin
bir soluğa uyurdun hemen
uyurdun
Hatırlar mısın
yaşlı çınar ağacının
uçarı yaprağıyken sen
tutturdun kopacağım
düşeceğim
sevmedim bu mevsimi dedin
kimler kızmadı ki sana
toprak kızdı
su kızdı
mevsim kızdı
ben kızdım
yok dedin sen
ben sevdasız bir yelim dedin
öyleydin de
yeldin
sevdalı bir yeldin
ki bir ben bilirdim
pençelerinin aslında pamuktan olduğunu
ve öfkenin bile aslında iyiliğinin üflediğini
Şimdi duydum ki
bir şıvgınmışsın
cemre olmuşsun
düşermişsin bir oraya bir buraya
tam kördüğüm olmuşken ruhum
göremiyorken geceyle gündüzü
düşmesen de karanlığıma
hatırlat bari kendini
tüm duygularım rehinliyken
sen göğün iki gözüyken..
Kayıt Tarihi : 15.3.2010 15:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!