Şivesi Bozuktur Yalnızlığımızın! ..

Şivesi Bozuktur Yalnızlığımızın! ..

(SEN MIRILDANDIĞIM EN GÜZEL MELODİNİN DUDAKLARIMDA CAN VEREN HALİYDİN...)

I

Sen, suçlarımın ihbarcısı!
hakkımda çıkarılan tutuklama kararıydın! ..
o yüzden polis raporlarında rehin aşkımız...

sen türkülerimi demlediğim sabahların efkarı! ..
bıçaklanmış günlerimden kalan şiir...

terkimizde ağrıyan sözcükler-
yollar uzun/kısa ayrılıklarda,
böyle az insan/çok yalnızlıklarda! ..
az şiir-çok şairlerde...

II

eskimeyen ve aç bir canavardır zaman,
takvimler habersiz, saatler şaşkın kalır
ve biz ölür gideriz, nefes almakta zorlandığımız
ve tıkandığımız dünyadan,
ardımızda intihar teorilerimiz kalır! ..

ve insan haklarından habersiz-derin yaralarım
Ahmet arif’in şiirlerinde unuttuğum çocukluğum kalır! ..

hanginiz, tutar elinden sessizliğin! ..
hanginiz, her hangi bir kitabın,
her hangi bir sayfasında kaybolur! ..
ve hanginiz, yıkanır ateşinde aşkın? ..

kusura bakmayın! ..
üzerine kapandığım kitaplar
size emzirdiğim için tenhalığımı! ..
kendimi size bulaştırdığım için! ..

III

kendime dönük kaldım sonra
kalabalıkların çürümüş yüzünde
kabul edilmez, satır aralarında
bir yığın küfürdü hayat...

içe kapanan bir yumruk gibi içime kapandım! ..
bir uzun yol otobüsünün camına dayayarak başımı...

ve dinlenme tesislerinde yokluğunu kanatan bir ses! ..

’yanında gelmeyen var mı! ..’
’yanında gelmeyen var mı? ..’

yoktun! ..
sen yoktun! ..

kimse bilmezdi oysa bir yanımın sen olduğunu...
beni yokluğunla ödüllendirdiğini
kimse bilmezdi,
sensizliği içimde bir yara gibi taşıdığımı! ..

sakladığım bir ırmağın sularını,
utandıran mahçup yüzünde
kurşunlara çarptı sesim! ..

daha gelecek düşlerimi ve seni,
uzak bir taşra kentinde
şivesi bozuk yalnızlığıma ekliyorum...

gündelik hayatın telaşlarından uzak
paramparça münzevi sesime ekliyorum,
çoğalan suskunluğumu! ..

acıya alıştırdığın kalbimde, paramparça olan,
sana ekliyorum sicili bozuk ve çektikçe uzayan acılarımı! ..

okuma yazma bilmeyen-entellektüel sürgünüyüm,
hiç kullanılmamış coğrafyaların, karanlık geçmişinde...

oysa aynı türküleri çalan-
büyük bir orkestranın farklı enstrümanlarıydık! ..
kim-
neden
ayırmak
ister ki
bizi? ..

kim? ..

(Birdal ERDOĞMUŞ/2005)

Birdal Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 14.3.2011 16:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Birdal Erdoğmuş