Aslında yazı içeriğine konu hakkındaki düşüncelerimi, sitemlerimi -görülen lüzum üzerine- aylar öncesinden kısa ve anlaşılır başlıklarla yazmış, kendimi pasife etmiştim paylaşımlarımla; mümkün mertebe öne çıkmamaya, geri planda kalmaya çalışarak... Halen de öyle ya!
Fakat değerli dost Sayın, Hikmet Çiftçi nin, benzer nedenlerle kaleme alıp Antoloji de yayımladığı “ Arkadaşlık Teklifleri” adlı paylaşımı; içimde kırılıp örselenen, şu sayfalara yazma gücümü büyük ölçüde etkileyen çifte standartlı, beklentili, çirkin ve sırıtan bir maskenin görünen ve görünmeyen yüzünü gözler önüne sermeme; böylesi konuların içselleştirilmeden, yeri geldiğinde dışa vurularak paylaşımını zorunlu kıldı. Bu bağlamda kendilerine teşekkür ediyorum!
Bugüne değin içime attığım, yazınsal etkinliğimi -neredeyse- yok denecek düzeye çekmeme neden olan bu ikiyüzlülüğe, bu samimiyetsizliğe hiç bir zaman onay vermedim, vermem de mümkün değil! Bu bir duruştur, kişinin önce kendisine sonra yaptığı işe ve insana saygısıdır! Hiç bir çıkar menfaat duygusu kişinin kendisine saygısından, başı dik duruşundan ve duru bir samimiyetle (olanakları ölçüsünde) yapacağı paylaşımdan, karşılıksız iyilikten, uzattığı dost elinin katkısından daha katkılı, daha anlamlı olamaz!
Şu gruplara, paylaşım formlarına bakıyor ve görebiliyorum; bin bir özveriyle paylaşıma sunulan şiir ve yazılara ilgisiz, ön yargılı, lakayt ve dürüstlükten uzak ayrımcı, basit ve sığ yaklaşımların gölgesinin düşebildiğini!
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
paylaşımınızdan ötürü teşekkür eder,saygılar sunarım...
muhabbetle...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta