Dinleyebileceğim bir müzik ya da unutabileceğim bir söz olsaydın, hiç düşünmeden susardım rüzgarda dağılan saçlarına.
Atacağım son adım ya da tutunacağım ilk el olsaydın gözüm kapalı okurdum ruhunun azabını.
İçeceğim bir yudum şarap ya da anlatabileceğim rüya olsaydın uğurlayıp bütün hayatı evsiz barksız kalıp gülümserdim adına
ama sen ve yokluğun bir şelale gibi dökülüyorsunuz ruhumun sırtına sırtına
sitem değil bu
nasıl desem
seni hırçın yağmurun altında kalan bir çocuğa evinin kapılarını açan şevkatli bir yürek gibi hatırlıyorum.
Bu aralar fazlaca film izliyorum,kitaplara ara verdim,geç uyumaya alıştım ve
seni unutmak istemedim
çayı genellikle sigara yaktığımda içiyorum şimdilik hoşuma gidiyor
biliyorum ilerde bedenime acılar ve hatta ağrılara sebep olacaktır yani en az senin, şu an ruhumda yarattığın sızılar kadar hissedecek miyim? işte bunu hiç bilmiyorum
sonunu bildiğim bir şey varsa oda eninde sonunda öleceğimizdir.
Oysa yüzünde gördüğüm yüz benimdi,aklından geçen şarkı benimdi
nasıl oluyor da yıllar sonra dönüp bir filmin köşe başında bana çarpıyorsun,
sonra ben bir kitabın ortasında sana neden ağlıyorum ve sen yabancı bir şarkıda saçımı tarıyorsun,durup dururken bir şiirin başlığında adını duyuyorum
unutmayı inkâr eden yanlarımdan hem üzülerek hem de utanarak bakıyorum hayata
utanmak daha ağır bir hal alıyor konu başlığı sen olan anılarda
Eylül'ün ortasına varmaya ne kaldı
kimse sana bağlılığımı hatırlamıyor, kimse kusuruma bakmıyor,
ve şarap diyor ki bana saat onikiyi vurunca
vakit tamam
artık ağlayabilirsin.
gözlerim gecenin içinde ki yıldızlarla sörf yapan yavru balina
ellerimi fark ettim aniden
ellerim şaşkın boşluktan,neyse ki karanlıkta beni kimse görmedi öyle şaşkın
beni kimse seninle görmedi öyle aşık
çayımı doldurup sigara yakma vakti geldi sevgilim
şimdilik
müsadenle..
Kayıt Tarihi : 13.9.2014 01:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!