maviyken gökyüzü mor dağlara karşı,
birer ıslıkta çığırdık sevda türkümüzü
ben saçlarına,
ardından güneşe döndüm yüzümü
o sisler içindeydi
gözlerimiz yaş içindeydi...
deniz uyanmamışken daha
bir ıhlamur kokusunda
aldı götürdü rüzgar türkümüzü
karşı kıyılara salıverip gitti.
bir sandal geldi çattı
yazıları silikti, sisler içindeydi
battı dediğimiz türkümüzü
yaşlı adam sandalına koyvermiş.
ulan hayat! yine yalattın tükürdüğümüzü
ay sanki hiç siyah görmemiş gibi şaşırmıştı o gece,
çoban yıldızı sanki hiç düşmemişti denize
böyle bir havada söyledik sevda türkümüzü!
ben ellerine düğümledim ellerimi
meğer gölgesi bile düşman oluvermiş
korkuttular bizi sevdadan çocuk, aman haa söyleme korktuğumuzu!
unuttun mu yoksa? artık adam olduğumuzu
daha vurmamıştı güneş penceremize
uykumuz doyamamıştı gözlerimize
birden irkildik, sevda türkümüzü;
böyle bir sabahta söyledik...
o saklı kulaklarına fısıldadım
benim bile anlamadığım birkaç sözü.
meğer bağırsam bile duymayacakmış
bırakın gitsin güneşe, o kızı
bize layık değilmiş güneşin kızı!
Kayıt Tarihi : 23.2.2015 17:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!