Güneş, bir sabah kemanın ondan daha sıcak olan sesine uyanır. Bahtı için biçilmiş tahtların arayışına doğru, uzun uzadıya yolunu alır.
Sisli puslu bir seyre dalışın adımlarını, parmak uçlarıyla zarifçe yoklar. Sessizliğin sağır edici çığlığına kapanmış tüm kepenkleri dünden aldığı azimle, birer birer açar.
Ufukta yükselen kubbelerin semaya değişine şahit olduğundan beri, tüm gereksiz vazgeçişlerinden uyanmıştır.
Bir çocuğun çıplak ayaklarına, bir ananın feryadına, bir âşığın göz göre göre idamına rağmen, sabırla yeni güne; yanar yanar yanar...
İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Devamını Oku
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam