Sisin Sakladıkları

SİSİN SAKLADIKLARI

Yolda rastlaştık
Beyancı sırdaşla
Yine huzurum kaçtı
Gördüğüm anda
Bir sokakta yürürdüm
Kerahat vakitleri dışında
Uzun
Izdıraplı
Sabıkalı bir sokak
Acıyı anımsatıyordu
Krem çalan evleri
Adını bilmem
Huzura giderdi
O sokakta yürüyordum yine
Çarşambanın ilk
Perşembenin son gecesi
İhanet ettim
Bilmiyordum ne bileceğimi
Bazen bir börtüye benzetirdim
Bazense hararetli,
Modern bir dolmuşa
İki sipahi miydi
Kaderimin kusurlu temsili ?
Çaresizdim
Yenik düştüm inancıma
Nizamı da yok ki
Mazisi başa bela
Güz de adi mesela
Bu yağan pembe kar da
Mesela ekim de adi
Eylülün sonu da
Ruhlarımız danışır mı
Ulak, mavi bir kargayla ?
Dumanların arasında
Soluk
Yaşlanmış ahşaplardan
Bir köy evi yatıyor
Hatırlıyorum
Senenin
Boğuk zamanlarında
Eski
Ve yüksek merdivenler hatırlıyorum
Yürürken
Yoran
Ve umutlandıran
Hatırlandığında
Yürek acıtan
Hoş şeyler hatırlıyorum
Neşenin can yaktığı
Anılar hatırlıyorum
Renksiz
Ve ömrünce yoldaş olacak
Tanımı abes kaçan
Şeyler hatırlıyorum
Makyajlı kanepenin
Görse gözlerinin dolacağı
Döngüler…

Yolunu bilmediğim
Peruk takmış
Eski bir hamam var
Hemde hadis üzere
Damlatan
Eğri muslukları
Kireçli şarkılar söyleyen
Dinlesen anlatmaz
Anlatsan dinlemez
Sor bakalım
Kaç kişinin ahı varmış
Kırık mermer taşlarında
Yüksek bir yamacın
En alçak noktasında
Ama bu sefer damlatmıyor
Soğuk aynalarla çevrili
Bir derviş abdest alıyor
Pek az zamanı var
Özgür kılınmasına
Köşeli bir zamanı var
Damlacıklarla çalkalanan
Ama onlar bilmiyorlar
Bilseler de
Bilmiyorlar

Boş arzularla dolu
Toy
Ve genç arzular
Kısıtlı bir vakit
Eğer anlarsan
En güzel armağan
Cinsi önemsizdir bazen
Anılar hükmeder öznelere
Diyecek söz de kalmaz
Lanet okursun sözcüklere
Vasıfsız sözcüklere
Bir ses
Bir sima
Bir anı
Kıymetli midir
Geveze katırın verdiği
21 öğütten
Soruyorum sana dost
Tavşan bayırından inmekten
Daha mı hikmetlidir
Bir orta gelir
Vursan da birdir
Vurmasan da birdir
Her zaman o alarmı bekleyeceğim
O keskin alarmı
Kurtuluşun anahtarıdır
O alarmlar
Ne zaman kurulduğu bilinmeyen
Kuşkusuz
Acı alarmlar
…