Şevk-i hüsn oldu gönül baharı,gûş-i hûş açıldı sana yâr-ı cân.
Artık sükût zamanı,ehl-i dil sustu,dinler onu bülbül-i nâlân.
Sırr-ül-esrâr dile geldi, secde etti cümle derviş ile dîde-gân.
Kavuştu nâdimân oldu nûr- efşân,kaldı nâ-çîz bir şeytanı nâ-dân.
Sabâh-ı mahşer örtüldü cehl ile cerire,vardı Cemâl 'e pür-dîlan.
Yürüdü sabûr-âne Mirâc' a,âşık-ı ervâ ya açıldı esbân.
08-05-2007.
Şevk-i hüsn-..güzelligin neşesi
Gûş-i hûş-..can kulagı
Yâr-ı cân-..can dostu
Bülbül-i nâlân-..aglayan bülbül
Sırr-ül-esrâr-..nurların dogdugu yer
Dîde-gân-..lütuf görmüşler
Nâdimân-..pişman olan,tövbekarlar
Nûr-efşân-..nur saçan
Nâ-çîz-..degersiz
Nâdân-..kaba,kötü,cahil
Sabâh-ı mahşer-..kıyamet sabahı
Cehl-..bilmezlik,cahillik
Cerir-..suç,kabahat
Pür-dilân-..yürekliler,cesurlar
Sabûr-âne-..sabırla yürüyen
Ervâ-..cesur,güzel genç adam
Esbân-..tül peçe,örtü
Kayıt Tarihi : 22.8.2007 17:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!