Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla
“Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar.” (Yusuf Suresi 106)
İki tür şirk ve üç tür de müşrik vardır. Geleneklerini, kültürünü ve özellikle hadis ve mezhepleri, Kur’an ve vahyin hükümlerine tercih etme hatası itikadî şirki ortaya çıkarıyor. Diğer şirk türü ise, amelî şirk. Doğruyu biliyor, fakat yanlış yaşıyor.
İtikadî anlamda vahyin yeterli olduğuna inanır, hadis ve mezhepleri kabul etmez; ama her şeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu tam olarak kavrayamaz ve romantik ve duygusal tavırlar sergiler. Ameli şirk İtikadî şirkten daha farklıdır ama bu da şirktir neticede. Üzülme, öfkelenme, Allah'ın yarattıklarından tam olarak razı olamama, karşı cinsi ilahlaştırma (Allah’ı tenzih ederiz), hayatını karşı cinse adama, hayatın merkezine karşı cinsi alma, ölümlere verilen Allah'ın razı olmayacağı tepkiler gibi Kuran ahlakıyla bağdaşmayan birçok davranış bozukluğu, amelî şirk özelliklerindendir. Bu şirk türünde kişi her şeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu tam olarak kavrayamamış ve inancını Kur’an’daki Allah tasavvuruna uygun hale getirememiştir. Geleneksel din anlayışını, mezhep ve hadisi kabul etmez, Kuran'daki İslâm’a iman eder ama Kur’an’daki iman gerçeğini tam olarak kavrayamamıştır ve bu yüzden şirke düşer.
Müşriklerin, birinci grubunu hadis ve mezheplerin hükmünü, Kur’an ve vahyin hükümlerine tercih eden grup oluşturur. Bu yanlış bakış açısını, bir ideoloji olarak savunanlar, hayatlarını bu inancı anlatmaya ve hâkim kılmaya adarlar. Bunların, yanlış yollarından döndüklerine çok ama çok nadir rastlanır. Kur’an'ın, hadis ve mezhep olmadan anlaşılamayacağına kesin iman etmiş biri, belli bir yaştan sonra bu fikrinden dönmüyor ve dönemiyor. Çünkü şirk mantığı hücrelerine kadar işlemiş; şirk damarlarında hareket halinde seyrediyor. Şirk zehri DNA’sına kodlanmış âdeta.
Hidayet önderlerine tabî olan insanlar içinde, bu özelliklere sahip insanları görmek mümkün. Bu tür gelenekçiler, terk edemediği eski inancını başka bir forma sokarak, yani biraz değiştirerek vahye dayalı inancının içine yerleştirmeye gayret ederler ve halen ediyorlar. Bunların örneklerini görüyoruz. Yaşadıkları devrin hidayet önderlerine tabî olduğu iddiasındadırlar. Ancak; eski cemaatinin yanlış ve bütünüyle Kur’an dışı bakış açısını, hak yola aktarmaya çalışırlar. Gelenekçi mistikler, sofiler, dervişler buna güzel bir örnektir. Tasavvuf öğretisini İslâm zanneden gelenekçilerin çok büyük bir bölümüne Kur’an’daki İslâm’dan anlatsanız da hiçbir şey anlamaz.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta