kâğıttan bir gökteyim
kararsız rüzgârın içine
harfler düşürüyorum
bir harf evin bacasından düşecek belki
diğeri can verecek feci şekilde
biri ağlayacak, yırtıp göğüsü bağrı
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Başlıktaki 'şirin' sözcüğünden şiirin içeriğini doğrularcasına bir harf düşünce bacasından kaçmış, dilin akış seline kapılmış veya can vermiştir buluttan sarkan ipin ucundan düşüp.
Sonsuzun şirin sesi.. Sonsuzluk algı olarak daima ürkütücü gelmiştir insanlara.. Uçurum gibi bir duygu hissi verir..Ancak öyle bir uçuş zevkine erer ki kimi zaman şairler, sonsuzluk elinde bir mavi tülbentle göz kırpar onlara..
Şiir içinde uçuş hâline ilişkin bir atmosferi barındırıyor zaten.. 'Uçmak' sözcüğü eski, en eski türkçemizde cennet anlamını içeren bir sözcük.
Sonsuzluk usul usul akan bir suya kendini bırakma teslimiyeti içinde algılanırsa,bu algı, doğunun bilge tavır ve edasına denk düşen bir çehre görüntüsü sunar bana zihnimde..
şiirin girişi hurufi bir iklime sahip.. Evren bir yazıdır bir bakıma ve evrenin en mühim incisi insan bu yazının içinde özel bir yazgıya sahiptir..
Nitekim Borges bir öyküsünde Babil Kütüphanesini evrene teşbih ederek harflerin geometrisinden kurulu bir yapı olarak görür evrenin batıni kozmik yanını.. Her şey 29 harfin çeşitlemelerinden ibarettir derken bu kozmik şifreye göndermeden bulunur..
Olağanüstü, olağanla ambalajlanmıştır varoluşta.. Yeryüzünün bilgelerinin çehresi bu bakımdan ambalajın en şeffaf olduğu hâli yansıtır bize... Bilge çehreler, Şiirin mücessem halidir..
Gibi duygu veya kuruntulara -eski tabirle vehimlere - yol açtı bendenizde şiir.
:)
kutlarım. renkler hep canlı kalsın
Daha önceki gelip gitmelerimde şiirin başlığına takıldım uzun uzun. İlk akla gelen “şiirin” denmek istenip de yazım hatası sonucu -i- harflerinden birinin düşmüş olabileceğiydi. Öte yandan şir sözcüğünün (i şapkalı) farsça aslan anlamına geldiğini biliyordum. Şiirin içeriğiyle aslan arasında anlam bağı kuramadığımdan sözcüğün diğer anlamlarını araştırdım. Yine Farsça, süt karşılığı kullanıldığını gördüm. İçerikle bağ kurmak fazla zorlama olacaktı bir kez daha. Sütten de vazgeçtim.
Geriye şiir sözcüğünün kasten bozulup şirin yapıldığı kalıyor ki, bu durumda bir fayda sağlamış mı ona bakmak lazım. Bunun yanıtı da pek kişisel. Okurdan okura değişecektir.
kâğıttan bir gökteyim
kararsız rüzgârın içine
harfler düşürüyorum
dizeleri ile şiirin ( yazının ) egemenliğimizden kaçabilecek oluşumundan haberdar oluyoruz. Şiir (yazı / yazın ) yaratımında harflerin olası serüvenini ve şairin her an denetim dışı kalabilecek böylesi serüveni ne kadar ciddiye aldığını görüyoruz. Bize de başarıyla aktardığını düşünüyorum.
Aynur Uluç’un diğer şiirlerinde ve yazın çalışmalarında kolayca fark edeceğiniz şey harfleri temel öğe olarak ele aldığıdır. Birçok şair/yazarda rastlamışsınızdır harflerin kutsallaştırıldığına.
Benim de içinde yer aldığım ikinci gurup sözcükleri mesele eder. Sözcükler harfler kadar uçarı değildir. Yaratıcısına oynayabileceği oyunlar, harflere göre daha sınırlıdır.
kutluyorum şairem sizi ve güzel şiirinizi yüreğinize sağlık.+
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta