kâğıttan bir gökteyim
kararsız rüzgârın içine
harfler düşürüyorum
bir harf evin bacasından düşecek belki
diğeri can verecek feci şekilde
biri ağlayacak, yırtıp göğüsü bağrı
birkaçı utanacak sevildiğinden
kör alfabenin belini kıracak biri
kimisi kim bilir geri uçacak
elinden kaçacak ip birisinin
buluttan sarkacak ayağı yekten
güneşe çelme takacak çengeli
muzip gülecek çam ağaçları gıdıkladıkça
içini açacak çekingen tüm zarfların
illâ sele kapılacaktır biri, neden olmasın
takılacaktır ışığın ucuna akıp dillerin
çatlamış kemiğini yayacaktır rüyalarına
ayasında erecektir gözbebekleri
yeniden yakılacaktır nefes, kim bilir
hülyası kalacaktır çocuk renginde
en sislisi, en kendini bilmezi belki
Kayıt Tarihi : 17.1.2014 09:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir içinde uçuş hâline ilişkin bir atmosferi barındırıyor zaten.. 'Uçmak' sözcüğü eski, en eski türkçemizde cennet anlamını içeren bir sözcük.
Sonsuzluk usul usul akan bir suya kendini bırakma teslimiyeti içinde algılanırsa,bu algı, doğunun bilge tavır ve edasına denk düşen bir çehre görüntüsü sunar bana zihnimde..
şiirin girişi hurufi bir iklime sahip.. Evren bir yazıdır bir bakıma ve evrenin en mühim incisi insan bu yazının içinde özel bir yazgıya sahiptir..
Nitekim Borges bir öyküsünde Babil Kütüphanesini evrene teşbih ederek harflerin geometrisinden kurulu bir yapı olarak görür evrenin batıni kozmik yanını.. Her şey 29 harfin çeşitlemelerinden ibarettir derken bu kozmik şifreye göndermeden bulunur..
Olağanüstü, olağanla ambalajlanmıştır varoluşta.. Yeryüzünün bilgelerinin çehresi bu bakımdan ambalajın en şeffaf olduğu hâli yansıtır bize... Bilge çehreler, Şiirin mücessem halidir..
Gibi duygu veya kuruntulara -eski tabirle vehimlere - yol açtı bendenizde şiir.
:)
Geriye şiir sözcüğünün kasten bozulup şirin yapıldığı kalıyor ki, bu durumda bir fayda sağlamış mı ona bakmak lazım. Bunun yanıtı da pek kişisel. Okurdan okura değişecektir.
kâğıttan bir gökteyim
kararsız rüzgârın içine
harfler düşürüyorum
dizeleri ile şiirin ( yazının ) egemenliğimizden kaçabilecek oluşumundan haberdar oluyoruz. Şiir (yazı / yazın ) yaratımında harflerin olası serüvenini ve şairin her an denetim dışı kalabilecek böylesi serüveni ne kadar ciddiye aldığını görüyoruz. Bize de başarıyla aktardığını düşünüyorum.
Aynur Uluç’un diğer şiirlerinde ve yazın çalışmalarında kolayca fark edeceğiniz şey harfleri temel öğe olarak ele aldığıdır. Birçok şair/yazarda rastlamışsınızdır harflerin kutsallaştırıldığına.
Benim de içinde yer aldığım ikinci gurup sözcükleri mesele eder. Sözcükler harfler kadar uçarı değildir. Yaratıcısına oynayabileceği oyunlar, harflere göre daha sınırlıdır.
TÜM YORUMLAR (5)