Şirin deyü bir sabinin yüzüne güldüm

Şirin deyü bir sabinin yüzüne güldüm
Çirkin dedi, sabinin diline düştük
Canandır deyü yare kendimi sundum
Pişmemiş dedi, yarin kazanına düştük

Elim bolken nice dostum vardı
Yüksekteyken elimi tutan vardı
Çeker çıkarırdım saf bir aklım vardı
Satılık dedi, dostun pazarına düştük

Evimi açtım dostlar girsin
Aç olan doysun,cahil öğrensin
Meğer buyur etmişiz hırsızları, gelsin soysun
Ganimet dedi, haydutların payına düştük

Maşuk yüzüme güldü göklere çıktım
Aşığım dedi çöllere bittim
Çölden deryaya yol bitene kadar eşlik ettim
Bitti dedi, maşuğun tezgahına düştük

Doğdum kurak bir toprak
Yalan işlenmiş her ucuna bucak bucak
Yalanın sonunda bekliyor seni bir yeşil kucak
Allah dedi, yalanın kucağına düştük

Hürmetten davrandık babaya şah gibi
Sevgiden davrandık anaya sultan gibi
Zerre istedik mi azar işittik üvey gibi
Şurbaht dedi, cahilin rahmine düştük

Ne özleyecek diyarımız var, ne de huzurumuz
Ne muhabbet edecek dostumuz var, ne de aşkımız
Ne şükredecek cemalimiz var ne de şansımız
Yan dedi, feleğin ateşine düştük

İnsan ne kadar uysaldır sözde dışarıdan
Biz çıkamaz olduk girince içerden
Sırtımızda onlarca bıçak, hissetmedik hayalden
Av dedi, sırtlanların tuzağına düştük

Sahip olduğu tek anadan babadan güzellik
Dirhem yok kendine has özellik
Akıl gözüyle baksa amma fahiş bu rezillik
Aşk dedi, aptalların arasına düştük

Hadi gönüller nankördü bildikte, ilme ne oldu
Akıllar kıyasken şimdi suretler değer oldu
Güzeli güldüren ilgi bizi silen silgi oldu
Bekle dedi, sıranın gelmesine düştük

Çocukluk gençlik bilmedim, başlamadan bitikti
19 diyen görmedim, 20 minikti
Küçüğüm diyen bulmadım, oysa benden büyüktü
Abi dedi, baharın kışına düştük

Bu ahval ile anlaşılan erişilemez huzur
Bilmem nerden bulaştık bu nazar
18 olmadıkta olduk bezer
Hakir dedi, insanların dışına düştük