Bu gün hiç sesin soluğun çıkmadı
Akşamdan kaldın yine anlaşılan.
Daha kaç söyleyeceğim sana
Bu kadar içme diye
Unuttun galiba
Geçen hafta seni nasıl sahile kadar
Elimde bahçe küreği ile kovaladığımı
Ne yapayım elime o geçmişti o dakika
Kafanı denize sokmuştum da öyle hatırlamıştın adını
Kafanı yeşil taşlara vurmak varmış ya neyse….
Ne anlarsın bilmiyorum
İki büklüm
Saçın sakalın tek çeşit meze tabağının içinde
Uçan balon ile dünya turuna çıkmaktan
İçmeyi de bilsen bari
Çakır keyif olmayı
En çok neye kızıyorum biliyor musun
Ellerini yaktın
Ellerini hapsettin müebbet meyhanelere
Oysa ki;
Ellerin hayat vermeliydi tuvallere
Renklerle tango tadında dans etmeli
Üç boyutlu yaşamlar çizmeliydi.
Sancıyı yada karanlığı
Senden güzel korkutan olmamalıydı
Ama sen
İçki şişelerinin, sigara paketlerinin
Yazısız kalmış köşe bucaklarına çiziyorsun
Tozu, izi kalmamış hayallerini
Geçen yıl anlamalıydım sen de ki bu
Med-cezir manzaralarını
O zaman anlam verememiştim
Tüm yağlı boyalarını tüplerinden denize boca etmene
Yokluğuna alıştığını zannediyordum
Ellerini yakmaya
Ellerini hapsetmeye müebbet meyhanelere
Devam ediyorsun.
Ben pek anlamazdım zaten gönüle söz geçirememe
Hallerinden
Yüreğimin taştan yapıldığını söylerdin bana.
Sen aşık oldun da ne oldu
Başın göğe mi erdi?
Sana ne desem bilmiyorum ki…
Aslında sana kızmıyorum
Keşke yine aşık olsan da
Buluşma gününüzde heyecandan
Yine pantolonsuz çıksan sokağa.
Tüm mahalle gülmekten kırılsaydık
Çoluk çocuk, genç yaşlı
İyi dalgasını geçmişti seninle.
Ben de içimden koca bir oh çekmiştim
Senin Jerry Lewis hallerine.
Sen o kızı zor tavlamıştın hatırladığım kadarıyla,
Bütün gün denizin dibinde
Denizatı aramıştın da
Öyle kabul ettirmiştin teklifini.
Anlamam ki kız senin neyine vuruldu,
Aptallığına mı
Kendini helak ederek tüm gün suda kalmana mı.
Bizim denizimizde denizatının ne işi olur ki!
Gerçi şaşırmamak lazım
İki yıl önce de
Isırgan otundan şarap yapmaya kalkışmıştın
Sana bu akılları kim veriyor bilmiyorum.
Bu kadar saf olmayı bir kitaptan okudun desem
Sen kitap okumazsın ki!
Bir keresinde Halikarnas Balıkçısı’nı okumuştun
Gerçi iki buçuk ayda ama yine de
Tüm mahalle seferber olmuştu.
Ne çok yaprak sarması getirmişlerdi sana
E sen de aşka gelip yeni bir kitap almıştın.
Dur neydi adı,hıh hatırladım
Eylül!
Yarıda bırakıp vazgeçmiştin okumaktan
Bu hüzünlü romanı.
Sen ne zaman adam olacaksın…
Bir aşkın peşinden böylesine dağıldın ya
Ne desem boş galiba.
Bugün ayılabilirsen ararsın beni,
Eğer aramazsan
Bu şiiri yarın sana
Yine okumam gerekecek…
Kayıt Tarihi : 12.12.2004 10:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Banu Çiftçi](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/12/12/sirilsiklam-dosta.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!