Geceler çok uzun, sabah çok uzak,
Uyuma erenler, sırdan konuşak.
Göz gözü görmeyen bir karanlıkta
Göğü kamaştıran nurdan konuşak.
Yaratan yaratmış sağlam yapıyı,
Yok gibi gösterip koymuş çatıyı,
Örtmüş başka yola çıkan kapıyı,
Bırak başka yolu, burdan konuşak.
Perde var perdenin ilerisinde,
Kervanlar yürüyor yolun tersinde,
Ova var ovanın az gerisinde,
Gizli ovalardan, kırdan konuşak.
İnan; boş değildir bomboş odalar,
Yerlerden göklere seğirtenler var,
Duvardan duvara bir kardır yağar,
Senin bilmediğin kardan konuşak.
Dever var insandan daha ufacık,
Yanlarında insan küçük bir çocuk,
Yola bir çıkarsak bitmez yolculuk,
Nara benzemeyen nardan konuşak.
Senin tok sandığın asla tok değil,
Yaylar yay değildir, oklar ok değil,
Yokluğun içinde varlar yok değil,
Yokları bırakıp vardan konuşak.
Sanma ki bedende kol var, kanat yok,
Sanma ki zerrede asla san 'at yok,
Sanma ki çöl ıssız, çölde hayat yok,
Sina 'dan konuşak, Tur 'dan konuşak.
Hangi dükkan satar? Kulak alalım,
Göz satan var mıdır? Bir göz bulalım,
Cevher kaynağını gel arayalım,
Bedenler yaratan yardan konuşak.
Erenler, yangın yok, içimdir yanan,
Korkma, deprem değil, kalbim; uyanan,
Gördüğün sel değil, gözüm; boşanan,
Ahlardan konuşak, zardan konuşak.
Barlıoğlu yoksul, zavallı derviş,
Gönlünü kaldırıp bir sırra vermiş,
Bir sevda uğrunda ölmüş dirilmiş,
Barlı 'dan konuşak, Bar 'dan konuşak.
(MÜHÜRLÜ KİLİT ismi altında toplanmış felsefi şiirlerden > 322-324/412)
İsmet BarlıoğluKayıt Tarihi : 11.6.2004 10:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)