Evimdi sırçadan saray yerine
Sancağı burçlara sargın fütûhât
Erkenden seherde pazar yerine
Koyuldum yoluna, bitmez seyâhat
.
Felâha meyletmez derin çıkmazım
Çürüyüp te düştüm artık olmazım
.
Kuyusuna saldı güler ağzında
Karanlık andırır gün yağızında
Gül açar çiçekler buncağızında
Nem kapmazsa toprak kurmaz ittihât
.
Yıllandı benliğim artık yılmazım
Cismim mey’e kadeh bir ayılmazım
.
Güneş; batımını, kırk kez düşünsün
Özrü yüzüm suyu neden dokunsun
İbrişim ip atkı atkı dokunsun
Tezgah sahibesi, sormaz kabahat
.
Kaçkınlık diyor ki bir utanmazım
sıyrılmış boş kınım, bel tanımazım
.
Şu sinemi yaktı kastın kavurdu
Bir nebze endamın kastıkavurdu
Esen rüzgarından şahika vurdu
Sürgünlere rahmet yetişti heyhat
.
İnsan bedeninde inanılmazım
Yolumu çavdırıp koptum aymazım
.
Gönlünün hatrına vur acıma vur
Olanca gücünle; vur acı’ma vur
Olur ya rahmettir kıraçıma gür
Yâr kucağında çöl; olur sefâhat
.
Yoksul’un sırtlarında taşınmazım
Yaşlı dehre inat hiç aşınmazım
Kayıt Tarihi : 7.4.2015 19:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!