sır güzelliğin / beni çeken
kendime bile tahammül
edemiyorum
seni seyrederken
nasıl bir ülkesin sen?
hiç kavga çıkmaz mı?
yanağında mecnun açmazı
bu gamze ne hoş durmuş burada?
tenin hep böyle sıcak mı?
göz bebeklerin
mehtabım oldu şimdiden
yüzün pürüzsüz
yalçın kayaları andırıyor bu;
keskin hatlar
dik
hayranım
dik
dudağının kavisi ne tatlı
düşeyim mi yollarına?
saçının buklesinden insem aşağı
çevik bir dağcı gibi insem yüzüne
elmacık derler oraya, asılı kalsam
örsem bir nakış gibi göz kapaklarını
tırmansam seni
seni insem
nasıl bir heykelsin sen?
çakıl mı desem, mermer mi? granit mi?
sütunları hala ayakta durur bir medeniyetin eseri;
şu sol gözün altında bir ben var ki
bir tapınak,
adaklar sunulan
tam orda bir erguvan yaşıyor hala
sessiz, yalnız
açar
taş duvarlar arasında
zincire vurulmuş
hayranım
açar
kapısında uyduruk tanrıçaların
hayranım…
kirpiklerinin arasında bir yaşam
kirpiklerinin arasında senin olsam
ordayım
o yalansız gözlerinde...
sır güzelliğin / sesin!
çeken!
kendime bile tahammül
edemiyorum
seni seyrederken…
bu son ayinim akla, ayıkla beni
seni anabilmektir niyetim
selam sana
selam ‘’vücudunun başladığı yere’’
çömlekçiyim ben basit
ellerim çamur ve su
bulamaç yüzüm gözüm
parmaklarımın arasında dönerek
şekil alıyorsun
bir plak gibi yada
durgun göle atılmış bir taş gibi
helezonlar yayıyorsun
selam ellerini ilk öptüğüm yere
yüzüme bak
hayranım
bak!
hayranım…
kirpiklerinin arasında doğsam
kirpiklerinin arasında seni bulsam
ordayım
o incecik, o şaheser sol ayak bileğinde…
Kayıt Tarihi : 14.11.2008 14:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (6)