Sırat: Köprü, geçiş, sınanışın meyvesi ve finâl..
Belki yuha’landın..
Belki alkışlandın ardınca..
Lâkin işte şimdi sıratın önündesin.
Dönme yüzünü ardına!
Yok ki geçer akçe onların cüzdanında…
İşte geride kaldı tüm sevdiklerin..
Ve vazgeçemediklerin..> yada öyle sandıkların…
Ellerini tutmak için uzanma!
Getiremezsin ki yanına…
Hani hatırlarsan ey nefsim,
Birr ayet vardı…
Ancak diyordu Anncaakk…
‘İlâh yok -ancak- Allah...’’
Bugün, bu hakikatin eşiğindesin…
Ne dersin geçebilecek misin basamağı? ..
Koşabilecek misin sükût bulmayan Bâki Varlığa…
Ardına değil de Arşına olabilecek mi uzanışın…
Küçücük bir çocuğun masumluğunda ve zayıflığında,
‘Ellerimi tutar mısın Allah’ım..
Yardım eder misin bu köprüden geçmeme..’
diyebilecek misin nefsim..
Ve sen ey yüreğim,
ağlayabilecek misin hasretle..
Yürüyebilecek misin aşklı koşar adımlarla..
Herkes ve her sebep sustu…
Şimdi sıra sende.. ve herkes seni dinliyor…
‘Her insan yalnız verir sınav tezini..’
‘Beraber koştuğumuz maratonda, her birimizin şahsi finali var…’
Özge Senâ BigeçKayıt Tarihi : 11.9.2008 08:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!