Sır sandılar
Oysa aşikârdı
Cümle âlemin nefesinden dağılıyordu
Şehrin otağına
Sessizliğe inat
Katıla katıla gülüyordu
İpeksi ellerinde unuttuğu
Göz göze bir geldik mi
Yalım yalım tutuşur kardan örtüler
Yaklaşan güneşin altında
Açar kollarını pencereler
İyiliğin yolları boyunca
Devamını Oku
Yalım yalım tutuşur kardan örtüler
Yaklaşan güneşin altında
Açar kollarını pencereler
İyiliğin yolları boyunca
Kurgu,gerçeğin gizemlerini gözeterek 'olabilirliklere' gizle yaklaşır.Bu bir zorunluluktan mı kaynaklanır? Sorunun yanıtı çok ve çetrefillidir.
Okur,kurgunun gerçeğe bakışına göre hükmünü verir.
Yaşamın o değin varsıl,öylesine çok bilinmezliklerle dolu ve sınırsızlığı içindeyiz .Bun çeşitlilğin elbette ki şiire yansıtılması kaçınılmaz oluyor.
Şiirde 'sır' bir kurgu mudur yoksa bir gerçek midir?
Tek çıkış yolumuz ''İnsanoğlu bilmediğini anlamlandıramaz.'' yargısına inanmak.
Mevlana ''Bütün anlatabildiğim dinleyenin anladığı kadardır.'' diyor.
Öyleyse yazmak da yetmiyor.Okur olarak kurgu-gerçek arasındaki gizemi kavramaya çalışmak için özel uğraş vermek kalıyor geriye.
Yaşam gerçeklerinden birinin ;aşkın bu şiirde bir ''Sır''ın nesnesi olarak kurgulandığı kesin.
Gerisi...
Şiirin arka plan üstüne kurulduğu kesin.
En karmaşık karmaşıklığın,en açık açıklığın,en geniş genişliğin,en sınırsız sınırsızlığın yansıtılışıyla.
Şair, kendi olaylarını 'en'leştirdiğim sınırsızlık içinden seçer ve dize dize biraraya getirir.Kendisine göre belirleyicilikle içselleştirdiklerini okuruna 'sır/şiir' olarak sunar.
Okur olarak şiire bakarsınız,dizelerde gezinirsiniz ve iç sayfalarınızda gezinenlerle benzeşenleri yakalamaya ;oradan hareketle de gizemi çözmeye çalışırsınız.
Alt ve üst okumaları tamamladığım zaman Sayın GÖKÇEÖZ''ün,''bilinç/ söylem =/bilinçaltı/şiir'' denkleminde tunç kararını somutladığını düşünüyorum.
Bu sihirli şiirin bir okur olarak beni fazlasıyla cezbettiğini;bilinen yazım imlerinin yetmediği yerlerde Şair'in bilinçle yeni imgeler kullandığını söyleyebilirim.
Sır'ın sınırlarını keşfetmek güç değildi.Kurgu/yaşam üstbaşlıkları arasında kaybolmadan dolaştım durdum şiirde.
Kutluyorum Değerli GÖKÇEÖZ'ü.
Ve kararı kader verdi
Yaşam bir nefsi müdafaaysa eğer
Sırları saklamanın cezası beraattı
Artık sırlar suçsuzdu.
Yaşasın masum sırlar...
tüm sırlar masumdur kirleten olmasa zamansız sevdalar kanatırken yürekleri zamansız ölümlere kapı aralar...
yaşasın masum sırlar....
tam yakmışım sigaramı almışım acı kahvemi bu bana yapılırmı zeynebim:)
sevgilerim sayfanda canım arkadaşım o güzel yüreğine kalemine sonsuz sevgilerimle....
işte bizim dünyamız...tebriklerimle
değişik güzel bir şiir anlatılmak isteneni şairinde saklı olan,saklanan sırlar masumsa tabiki yaşasın,hepsi beraat etsin ama birde masum olmayanları insanın içined bir köşedeyse eğer,o özgürlüğüde insan verir o sırra diye düşnüyorum tebrikler :)
Bütün sırlar zamansızdı
Tıpkı bütün ölümler gibi.
Yorum yok, tam anlamıyla harika bir şiirdi sevgili Zeynep Nilgün Gökçeöz., yürekten kutlarım. Mutluluklar sizinle olsun!(10on+)
Bütün sırlar zamansızdı
Tıpkı bütün ölümler gibi.
Yorum yok, her yanıyla tam bir şiirdi sevgili Zeynep Nilgün Gökçeöz, yürekten kutlarım. Mutluluklar sizinle olsun!(10on+)
Zeynep Nilgün Hanımefendi;
Peşin diyeyim... 'Şiiriniz ilham' verdi, verecektir... Yazamadıklarım, izahta zorluk çektiklerim o kadar fazla ki? Bazen diyorum...'Duygularımı ultrason cihazıyla tarasalar, koysalar önüme...' Ancak o zaman belki içime siner gibi yansır dizelere, sözlere... Galiba 'sırlarımız' pekçok... Hemde 'yük yük...' Bilmem ki taşıyabilecek bir 'yük gemisi' bulunur mu? Yada bir tren katarı! Onlar ki 'yaşamın gerçek tarafı...' Hemde kendimize bile 'fısıldayarak' anlatabildiğimiz gerçekler... Başka türlü insan nasıl yaşar, yaşadığının, var olduğunun farkına varır? 'Maskeli Yaşamlar...' Herbirimiz galiba bununla ifade edilebiliriz... Sırlarımızı paylaşacak kadar yakın olanı buluncaya kadar... İşte o zaman 'yükümüz azalacaktır ama asla bitmeyecektir...' Zira O'na bile söyleyemediklerimiz kesin olucaktır...
Şiiriniz neleri hatırlattı bir bilseniz... Okudum, döndüm tekrar okudum... Ve şimdi, şu anda bir daha dönüyorum... Ve yazmaya devam ediyorum...'İki bayram arasında geceyle gündüzü nikahlamak...' Geceler 'sırrın imgesidir' ya, işin içine gündüzlerde girsin isteniyordu... Vazgeçtiler... Sustular... İki arada bir derede kalır gibi kaldı iki bayram arasında sır olan ne varsa...Sonuçta hükmü kader verdi ve 'beraattı' sırların mahkumiyet kararı... Çünkü o sırlar 'kişinin yaşamının bir parçasıydı ve dokunulamazdı...' Dokunmak demek, 'nefsi müdafaa' sınırlarına tecavüz demekti...
Eminim uzun bir 'muhasebe' döneminin birikimi yazılanlar... Yazamadıklarımız var ya, işte onların 'savunması' gibi... Şiirin teknik donanımı, kullanılan ifade biçimi, seçilen imgeler ve okuyanı düşündürme özelliği 'çok üst düzeyde...' Emin olun ayrılamadım sayfanızdan... Bana geçirdiği duygular bu kadar yoğunsa, varın siz düşünün ne kadar etkilendiğimi...
Ve sonuç... Gecenin en anlamlı şiiriydi hiç kuşkusuz ve benim için bir kazanımdı... Bu anlamda size 'şükran' borçluyum... Yazdıklarım sanırım 'kutlamanın' çok ötesinde... Tebrik, takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum öncelikle.. Şiire tam puan bile yetersiz, bırakın değeri bende kalsın... Listeme girmekle kalmayacak, 'kopyalanıp özel dosyamada' konulacaktır...
İçten saygılarımı, sevgilerimi bırakıyorum sayfanıza... Muhabbetle... Hürmetle... Nice başarılı şiirlere...
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta