Çehresi solmuş, yine gecenin,yıldızlar sönük.
İçimde her renk griye dönük.
“Mutluluktan bahset.” diyor kalem.
Dile gelmiyor, çekilen olunca hep elem.
Olmada uykusuz sabahlar siyah
Hesabı yok zamanın anlar acıyla olurmuş asır
Dakikalar yıl
Ne yeis haddi lal, hakikati lal
Semanın göğsünde dem vuran efkâr,
Masum çocuklar gibi sarsa annem beni
Şefkat mi sığınak mı yıkıldı surlar.
Sedası yok içimde gülün
Sana düğün bana ölüm bu gün
Derdinde dermanı olurmuymuş ölüm
Haziran gibi gelse de kapıma bereketli
Bağbanı ben değilim artık o gülün
Nisan gibi inse de gökten
Doyuracağı toprağı ben değilim
Bir vedaya ağlayan güzün sarılığında
Biraz sonra gelecek olan kışın
Beyaz kefenini giyiniyorum
Renklerin dili olsaydı solmazdı kırmızı gül
Sarı taşımazdı tükenen bir kalbi
Renksizliğimde susan ben savrulan ben
Bil ki bu gün ölmezsem kederden daha ölmem
Kayıt Tarihi : 1.6.2006 10:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüseyin Göksu](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/06/01/sir-108.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!