Sinne II (dinle Sinne)

Kıvılcımların külleri yerlere doğru
Vakitler, geçmeyen bir "an"a tutuklanmış Sinne.
Aklın zifirinde yaşlanan binlerce soru
Bir cevabın içinde esir kalmış Sinne;
Bir sualin içinde gizli ayrılığın buyruğu.

Kırmızı karlar yağıyor gökyüzüne!
Kuşlar tavaf etmekte semayı.
Bir harfin özündeki binlerce kelime
Çağırmakta yeryüzüne arşı,
Ne istediğini bilmez bozuk bir dille.

Tecrid hırkaları giymiş çınar gölgeleri.
Üryan kalmış nefesim sevgiliye.
Başkasına okusun şarkısını Ağustos böceği;
Velakin iki yarımdan bir tam etmiyor dize
İki yarımdan bir ömür tamamlamıyor bizi.

Sınırlı aşk sonsuzu kuşanamıyor Sinne
Eldeki beş "Bir"e büyük gelmiyor.
Kaderle kaderin de toplamı eşit değil bir kadere,
Her kışın ardından bahar doğmuyor
Her gri de beyaz olmuyor Sinne.

Kalbimde ruhumun yenilmez orduları
Işıksız ve soğuk mehtabın altında tutsak.
Yanmayan bilir mi ki bu ateşte boğulmayı,
Burada ölüm dahi yasak
Burada yaşam bile Azrail'in aşığı.

Zaman süreyle mesafeler uzaklıkla ölçülmez
Sayılar vuslata bahane değil Sinne.
Sevdanın yüzü vuslat penceresinden izlenmez,
Gözler görmeye araç değil Sinne
Gözler küllenmiş alevlerden geçemez.

Limanları taşıyan denizler yanmakta;
Okyanuslar bir damlanın ardına gizlenmiş.
Gülde can bulan bülbüller solmakta;
Anladım kırmızı hicranın rengiymiş
Anladım kavuşmak küçük bir lahzada.

Karlar çekildiğinde masum izlerden kalır mı gece de?
Ezanlar mezarlıklar kadar Tanrı davetçisi mi?
Ya da seni çıkarsam ruh bulabilir mi hiçbir hece;
Yoksa bunca söz tek bir kelâmın temsili mi,
Yoksa bunca silüet senin yansıman mı Sinne?