Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 35 Babama ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 35 Babama Sarılabilsem

Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 35
Babama Sarılabilsem
Babalar Günü
Yazan: Fevzi Günenç

KİŞİLER:

PALYAÇO:
BABA:
ANNE:
ERKİN:
SEZER:
EKİN AMCA:

PALYAÇO: (Sahneye girer, en öne gelerek izleyenlerle konuşur.) Tiyatroya gelenler, bizim hep izleyenleri güldüren oyuncular olduğumuzu sanırlar. Oysa bazen de düşündürürüz. Bugünkü oyunumuz anne baba sevgisiyle ilgili. Sizi bu konuda biraz düşündüreceğim. Güldüremeyeceğim için üzgünüm.
BABA: Sen ne arıyorsun burada Palyaço. Çabuk toz ol.
PALYAÇO: Neden toz oluyormuşum?
BABA: Çünkü sahne bugün bizim. Haydi sallanma. Kapıyı arkandan kapat.
PALYAÇO: Tamam tamam, gidiyoruz. Sahnenizi yemedik.
BABA: Yok bir de yeseydin. (Otomobiline biner.)
PALYAÇO: (Çıkarken) Ne tuhaf adam. Sahne yenir mi hiç? (Çıkar)
BABA: Hanım, ben çıkıyorum. Hoşça kal.
BABA:
ANNE: Güle güle bey. Oğlumuza hoşça kal demeyecek misin?
BABA: Sahi! Pardon. Bağışlayın. Kafam işlerimle o kadar meşgul ki… Hoşça kal oğlum.
ERKİN: (Babasının ardından keyifsizce el sallar.) Anne?
ANNE: Efendim oğlum?
ERKİN: Babam neden bu kadar çok meşgul…
ANNE: Para kazanması gerek oğlum. Çok para kazanması gerek.
ERKİN: Neden çok para kazanması gerek anne?
ANNE: Bizim çok iyi yayabilmemiz için… Şimdi seni okuluna lüks otomobilimizle götüreceğim. Değil mi? Baban çok çalışmasa bize böyle lüks bir araba alabilir miydi?
ERKİN: (İç çeker) Ahh ah!
ANNE: Sahi, lafa daldık. Okuluna geç kalacaksın. Atla arabaya.
ERKİN: (İsteksiz) Tamam anne. (Otomobile biner.)
ANNE: (Direksiyona geçer, sahne içinde yol alırlar.)
ERKİN: (Dalgın, eli yüzünde, yoldan geçenlere bakar.)
ANNE: Neye daldın o kadar oğlum?
ERKİN: Hiç, şu bisikletle gidenlere bakıyordum anne.
SEZER: (Neşeli) Selam Erkin!
ERKİN: (Üzgün) Selam Sezer…
EKİN AMCA: Selam Erkin!
SEZER: Selam Ekin amca…

EKİN AMCA İLE SEZER BİSİKLETLE SAHNEDEN GEÇER GİDERLER.

ANNE: Ne varmış ki bisikletle gidenlerde?
ERKİN: Bisikleti süren Ekin amca anne.
ANNE: Tanıyor musun onu?
ERKİN: Tanıyorum. Arkadaşım Sezer’in babası.
ANNE: Niçin öyle özlemle bakıyorsun onlara?
ERKİN: Ekin amca, arkadaşımı okuluna götürüyor.
ANNE: Ne var bunda? Ben de seni götürüyorum.
ERKİN: Ama o bisikletle götürüyor.
ANNE: Tabii bisikletle götürecek. Onlar bizim kadar varsıl değiller. Otomobilleri yok.
ERKİN: Anne?
ANNE: Efendim çocuğum?
ERKİN: Anne, keşke biz de yoksul olsaydık.
ANNE: O ne biçim söz? Neden böyle düşünüyorsun Erkin?
ERKİN: Baksana… Bisikletle giderken, Sezer nasıl da sarılmış babasına.
ANNE: Tabii sarılacak. Sarılmasa düşebilir.
ERKİN: Keşke biz de yoksul olsaydık anne.
ANNE: O ne biçim konuşma Erkin? Neden yoksul olacakmışız?
ERKİN: O zaman bizim de lüks otomobillerimiz olmazdı. Babamın bir bisikleti olurdu. Beni okuluma babam götürürdü. Ardına binerdim. Sarılırdım babama. Sarılırdım sarılırdım sarılırdım… Bu sayede ben de onun ruhunun sıcaklığını hissederdim yüreğimde.

ANNE İLE OĞUL OTOMOBİLLE SAHNEDEN ÇIKAR.

PALYAÇO: (Sahneye girer, en öne gelerek izleyenlere seslenir.) Şimdi anladınız mı niçin rol vermişler bu oyunda bir palyaçoya. Hem de güldüren değil, düşündüren bir söz söylemesi için. O söz şu arkadaşlar:
Varsıllık her şey değildir. Önemli olan aile ilişkileridir. Bir baba daha çok kazanmak için kendine tamamen işine vereceğine, çocuklarıyla ilgilenirdi biraz da. O zaman ona sarılma özlemini duymazdı çocukları. Çünkü çocuklarıyla ilgilenen babalar her zaman sarılırlar onlara. Tabii ki çocukları da babalarına sarılır. Böylece babalarına sarılmak, özlem olarak kalmazdı içlerinde çocukların, Haksız mıyım? Haklısın, diyorsanız, lütfen alkışlayın beni.

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 12.8.2010 01:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç