öylesine cahil ki beyinler,
öylesine kötü ki kişilikler..
rolleri yanlış oynuyor,
yanlış kişide hata arıyorlar.
duydum yine bir iki cümle
Yollar mı dar oldu,
Görüşler mi sınırlı...
Sevdim seni dost,
Senin ki yalan mı(ş)
Ben sana can dedim...
Ben sana gönül dedim...
Kalbim mi kırıldı yoksa
Kırmaz sanmıştım oysa
Eğer aşk dediğin buysa
Ben yokum ey sevda
Kırıkları yapıştırdın mı yoksa
Ayakları yıkanası erkeklerimiz vardı bizim
Sözü dinlenebilen
Özüne aşık olunan
Delikanlı....
Gözlerinde aşk
Gözler açıldı, sözler yalan,
Kalmadı saygı, nefret büyük,
Büyüdüm, kirlendi dünya...
Bir yolu olmalı anne...
Sevgiyi bitirmeyen,
Yalanları olmayan,
dost
gönlünü doyuramadılar değil mi
bizim gibi olamadı dimi hiçbiri
kim olabilir ki
acıyı sızıyı yarayı
kim sarabilir ki
hiç olmadık anlarda düşüyorsun aklıma
ve hiç göremediğim o gözlerini süzüyorum
gönlümde kıpırdanmalar oluyor,
düşlerim oluyorsun..
hiç olmadık anlarda düşüyorsun aklıma
Bugün bir dostumu yolculadım kendi gönlüne...
Büyümüştü gözler sözlerse küçük...
Derindi sular...
Biz boğulduk....
Ne bir kara yoluydu tercihi
Ne deniz ne hava...
Geçmişten gelen izlerimle sana gelemem, getirdiğin geçmişle de seni istemem.
İçin için karanlıktan yandığın odanda, ateş çiçeklerinin aydınlattığı yüzünü karanlığa çeviren sana güneş sunamam ki.
Aynalara küsmüş yüzüne ayna tutmak isterken, gözlerime bulaştırdığın hüzünle nasıl boğuşmamı istersin benden.
-Gücüm yok !
Güneşe dönük yüzümle, katran karasına bulanmış bir bedene yeniden hayat vermek nedir bimek ister misin?
Dermanı olmayan bir hastalığa aşık olmuş bir gönüle kim göz koyabilir bundan sonra?
her gelen bir savaşçıydı
önce pusuya yatarlar
sonra her yer kan gölüne döner
uzaktan güle oynaya izlerlerdi...
her gelen bir savaşçıydı
abla sana mesaj atamadım. çünkü o bölümü kapatmışsın. burdan ulaşırsan sevinirim. mutlu günler.