Sındırgı Yağcıbediri; Bir Halıdan Öte Bir Kültürün Adıdır
SINDIRGI YAĞCIBEDİRİ; BİR HALIDAN ÖTE,BİR KÜLTÜRÜN ADIDIR..
Balıkesir ilinin, Dursunbey’den sonra ikinci büyük coğrafyaya sahip ilçesi Sındırgı,dır 140 km’lik bir çapa sahip. Ova da olan mahalleler olduğu gibi, dağ bölgesinde bir geçit özelliğine sahip olan yerleri var. Sındırgı zengin bir kültüre sahip. Burada Yağcıbedir yörükleri kadar, Karakeçili, Çetmi yörükleri var. Bu yörüklerinde her birinin ayrı kültürleri var. Bu yıl 16.kez düzenlenen Sındırgı Yağcıbedir Halı, Kültür ve Sanat Günleri festivaline sındırgıya gittim...
Sındırgı’nın 3 bin yıllık bir tarihe sahiptir,Orta Asya’dan buraya göç etmiş olan Yağcıbedir yörüklerinin dokuduğu halının,
ismi yağcıbedir halısıdır..Orta Asya’dan buraya göç etmiş olan Yağcıbedir yörüklerinin dokuduğu; yağcıbedir bir halıdan öte kültürün adıdır. Yağcıbedir, yay yapan beylik. Osmanlı’da ordunun yay ihtiyacını karşılayan beylik veya aşiretin adıdır. Bugün Türkiye’de beş tanesi Sındırgı, bir tanesini Bigadiç’te, dört tanesi Bergama’da, sekiz tanesi de Dikili’de olmak üzere toplam 18 tane Yağcıbedir köyü bulunmaktadır. Sındırgı ve Bigadiç’te bulunanlara erkek tarafı, Bergama ve Dikilide bulunanlara da kız tarafı adı verilir.Yağcıbedir halısının eskiden üç bin tezgahta dokunduğunu ancak günümüzde bu sayının üç yüze kadar düştüğü söylenmektedir.El dokuma halısının pazarının bulunduğu ve her hafta cumartesi günleri kurulduğu tek yer Sındırgı’dır.Sındırgı da Şuana kadar dokunmuş en büyük Yağcıbedir halısı 12 metrekaredir ; Balıkesir ili Ayvalık ilcesi Cunda(alibey adası) adasındaki Milli Eğitim’e bağlı uygulama otelindedir.. Yağcıbedir halısının ortasına da Milli Eğitim’e bağlı uygulama oteli logosu yapılarak değişik bir ilke imza atılmış..3 Eylül sındıgı,nın düşman işgalinden kurtuluş tarihidir,katıldıgım festivalde; 3 eylül 2014 Çarşamba günü güreşlerle başladı,etkinliklerimize, daha sonrada fener alayı ve konserle devam etti. festivalin İkinci gününde yerli yabancı konukların gösterileri yapıldı, buyıl folklor ekibleriyle beraber Bulgaristan, Hindistan, Romanya, Gürcistan, Makedonya, Kazakistan, Yunanistan, Sibirya Şor Türkleri olmak üzere toplam 8 yabancı ülke ekibi katıldı.buna mukabil Sındırgı’da yapılan etkinliklere 3000 kadar yerli ve yabancı konuk geldi. Böylelikle hem Sındırgı, Hem de Türkiye tanıtılmış oldu.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta