Sen eteğindekilerini birer birer dök hele bana!
Yüreğim, en kırılgan yerinden örselenirken.
Şimdi biraz acelen var galiba,
Belki daha sonra konuşuruz, istersen.
Sakın dert etme!
Hayat herkesi vakitsiz sınar.
Eskilerden de eski ne çok şeyin varsa
Ve neyin yoksa yenilere ait yanında
Onunla sınanacaksın belki.
Bazen bir düş görümü kadar kısa bir anda,
Belki de bir vaz geçmişliğin hemen sonrasındaki
Bin pişmanlıklar gibi çaresizken, çoğu kez.
Uçurum diplerinden yükseklere doğru
Vakitsizce uçan bir kuş gibiydi hayal.
Sen, bu konuları benim kadar bilmezsin.
Kıyaslayamam asla!
Bir kuşun uçarken düşmemeyi de öğrenebilmesi için
En önce uçmayı öğrenmesi gerektiğini,
O, çok iyi bilirdi.
Sense hala bilmezdin.
En son ne zaman baktın gökyüzüne, de hele bana!
Uçurtma uçuran bir çocuk gibi.
Kendinden kendine kaçıp durdun mu?
Say ki, diz kapakların çimen yeşili.
Nefsin satmasın seni kıl payı
Sıradan kelimelerle türettiğin acemi nağmelere.
Dudakların ki, çifte su verilmiş bir çelik.
Şifresi çözülmemiş bir kilit.
Hayat dersen, sert ve kırılgan hala.
Oysa baharı müjdeleyen her bir şeye talibim şuracıkta.
Senin baktığın gibi göğe bir baksam,
Sanki tuhaf bir çığlığa dönüşeceğim
Ya da ıssız bir yıldızın sırdaşlığına…
Ve henüz çağrılmadan gölgemin tenhasına.
Sen bu konuları benden iyi bilirsin.
Kıyaslayamam asla!
Kendi pişmanlıklarıma aşina olmak için
Bir damla gözyaşıydım ben.
O, çok iyi bilmezdi.
Sense iyi bilirdin.
24.Mart.2018, Kıbrıs/Lefkoşa
Mehmet Ekici (taha)Kayıt Tarihi : 29.6.2019 00:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!