Anlamıyorum
eğer bu şehir yine iki sene öncesinin şehriyse
bu duvarlar sokaklar lambalar
iki sene öncesinin dilsiz sokaklarıysa onlar
ya şimdi
dilleri çözüldü
Kaybedenlerin sokağında yürüyorum bu gece yine
her şey benden bir parça taşıyor sanki
yerlerdeki taşlar
camları kırık sokak lambaları
hepsi ama hepsi benim gibi
soğuk
Sadece dokunmanı özledim
o yumuşak ellerinle
canım sıkıldığında
elini elimin üzerine
dünyalar tatlısı bir martı gibi
kondurmanı özledim
Suçlusun sen
barikat barikat kesiyorsan yollarımı
ve hırçın mitralyözlerle kalbime dolduruyorsan
taştan kurşunlarını
sen görülmemiş bir eşkıyasın
yakamdan çekip duvarlara vuruyorsan kafamı
Haydi tut elimi
sakın bakma ardına
bakarsan görürsün elleri
sana uzanan elleri
o yalancı elleri
yabancı elleri
Şair adam yalnız adamdır
yalnız olmasa şair olmazdı zaten
mutsuzdur yalnızken
aşk yoktur çünkü
mutsuzdur aşıkken
kavuşma yoktur çünkü
Yolların dar
üzerinde barikatları da var
kim koydu bunları benim yoluma
söyle
zaten sokak dar
bir de bunlarla mı uğraşacağım böyle
Öldük
tazelenen ama aynı kalan yaşamlarda öldük
seçildik
bir grup mahkumun arasından ip için biz seçildik
koptuk
ağır acıların yükünü taşıyan ince bir ip gibi koptuk
Dardır artık bu şehir bana
izin vermez kalbim bırakıp gitmeye
leyleklerin, martıların çığlıklarını bastırır
ağır, donmuş haykırışlarım
ne çare ki bağlasalar duramam
bar tuvaletlerinde yüzlerce kez öldüğüm bu şehirde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!