Güneşin doguşu ile birlikte dogmuştu,
karanlıgın içersinden.
Karanlıga hükmeder gibi,
Yoklugun varoluşuna hazırlanır gibi,
Beyaz kagıtta siyah lekeler gibi,
Islak,soguk,sessiz...
El deyip veda edeceğim dostum
Bekleyen karanlıklara
Ödemiştim yıllar önce bedelini
Yalnızlığımla.
Ne sen gitmek istedin nede biz gitmeni
Ne sen kalmak istedin nede biz kalmanı
açık olsun yolun.....
İstanbul kadar uzaksın
ve İstanbul kadar yakın.
Ve istanbul kadar kötü bir sevgili
Bilmez ve hatırlamazsın binlerce
Sevdalın içinden beni.
ama bilki,bilki
Yoktular geçen gün bu yoldan geçtigimde,
Açmışlar bugün tanrısal haberleşmeyle bembeyaz.
Solacaklar beyaz sarmaşıklar dalları üzerinde.
Bekleyecekler yeniden açılmayı.
Biz insanların hayatındada bir çok çiçek açar
ama güzel ama çirkin
Susmuştu ağustos böceği bu gece,
Ne bir ses ne bir nefes.
Bir yıldız kaydı gecenin içinden.
Kendi gürültüsü ile sessizce
Aldı kahvenin boşlarını garsonun ayak sesleri,
gittikçe sessizleşerek.
Bakamadım aynada gözlerime seni düşünürken
Keşke dediğim zamanı sordun.
Büyümeseydim ve anlamasaydım bir çocuk gibi
Dünyanın koca bir yalan oluşunu
Düşlerden uyanışımı
Ve onun içinde boğuluşumu!
Yürek gördümmü gözlerin içerisinde
Toplarım sevdaları,
Bilirim kıymetini
vermez her zaman meyve
mevsimleri yaşamın
Sen,
Bir kedim vardı eskiden
Yeşili seven kendine siyah diyen
Dolabımda bir çıglığı kalmış
içimi ürperten acı ve sevda dolu.
kediler büyür ama degişmez.
Yosun mu denizmi kokan bilmem
Fakat o koku ve
Sağ omuzumun ucundaki buseyi münkir,
Koparan beni zamandan ve kendim olmayandan
dönüp dolaşıp beni hep aynı yere getiren
ve yıllar sonra
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!