Acıyı sevince dönüştüren
Bir Simyacı olmalı insan
Köşebaşında karşılaştığın
Eski bir sevgiliye dahi
Kızamıyan
Gök kuşağındaki hiç bilinmeyen
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Her halde şiir eleştirisi yaptığım arkadaşlardan birisi benden intikam alıyor..Ama yalnız sözcüğünü,yanlız yazacak kadar da bilgisiz ve yazım kurallarından bi-haber.Ayrıca psişik durumumla ilgili kimsenin yorum yapmasının haddine olmayacağını belirtim.Fadikçe lütfen imge nedeir,şiir nedir,duygu nedir bir öğren.Tümceleri doğru dürüst kullanmasanı öğren sonra karşıma çık.Diğer arkadaşlardan da tartışmaya katılmaarını bekliyorum...
Her halde şiir eleştirisi yaptığım arkadaşlardan birisi benden intikam alıyor..Ama yalnız sözcüğünü,yanlız yazacak kadar da bilgisiz ve yazım kurallarından bi-haber.Ayrıca psişik durumumla ilgili kimsenin yorum yapmasının haddine olmayacağını belirtim.Fadikçe lütfen imge nedeir,şiir nedir,duygu nedir bir öğren.Tümceleri doğru dürüst kullanmasanı öğren sonra karşıma çık.Diğer arkadaşlardan da tartışmaya katılmaarını bekliyorum...
Her halde şiir eleştirisi yaptığım arkadaşlardan birisi benden intikam alıyor..Ama yalnız sözcüğünü,yanlız yazacak kadar da bilgisiz ve yazım kurallarından bi-haber.Ayrıca psişik durumumla ilgili kimsenin yorum yapmasının haddine olmayacağını belirtim.Fadikçe lütfen imge nedeir,şiir nedir,duygu nedir bir öğren.Tümceleri doğru dürüst kullanmasanı öğren sonra karşıma çık.Diğer arkadaşlardan da tartışmaya katılmaarını bekliyorum...
'kap kacağı altına çevireceğim ve benden güçlüsü olmayacak bu dünyada eheheheyyyyyt' düşüncesinden yola çıkmış, her türlü metali altına çevirme uğraşına girmiş kişi mi senin ( zira simyacının tanımı kabaca yukarıdaki gibidir ) simyacı...
ve her acıyı sevince dönüştürme düşüncesi ne kadar mantıksızdır. acıların tamamını sevince çevirme gücü insanda olsa , ve her insan yaşadığı acıyı anında mutluluğa dönüştürse bu hayatın ne anlamı kalırdı... ( insanlar var olan acıları ve mutsuzlukları için yaşar,,, ellerinde olan acıyı ve mutsuzluğu , mutluluğa çevirmek için bir ömür harcar ve daha önemlisi asla yetinmez...acı olmazsa insan da olmaz... bu bölüm çoçukça kalmış...
hadi onu geçtim...
köşebaşında karşılaştığın eski bir sevgiliye ( niye neden kızasın, hayır belli bir eskimiş sevgili değil herhangi biri de olsa kızacaksın , kafadan mimlemişsin ... ilginç ve sağlıklı olmayan bir düşünce yapısı...
mısranın sağlıklı bir ruh haline sahip olup olmadığı elbet de bizim işimiz değil. biz yazının edebi yanı ile ilgileniyoruz...
Efendim iyi tanımlanmadığı ve cümle neden , nasıl , niye sorularına maruz kaldığı için beğenilmemiştir...
Gök kuşağındaki hiç bilinmeyen
Renkleri arayıp bulmalı insan
Mor odalarda tanış olduğun hüznü
Karanlık gecelere taşıyan
evet şiirin başındaki lay lay lom hava ikinci kıtaya da bulaşmış durumda, yanlız neyi merak ediyorum biliyor musunuz ? bir insan bu kadar zorlama mısralar kullanırda niye basit şiir yazmaktan kurtulamaz...yahu imgelerin düşünülerek yazıldığı belli ama olmamış olamamış,,,
zira gökkuşağının içinde bilinmeyen renkleri arayıp bulmak , dünyanın hiç el değmeemiş keyif veren şeylerini bulmak ile eş anlamlıdır...güzel düşünülmüş ama yansıtma kötü...
Ama ama yine de
Yanıtını bulamıyacağınm şeyler var
Sen gibi
aradığı şeyin sadece mutluluk olduğunu ima etmeye çalışan şair son mısrada niyetini açıkça belli etmiştir... :) olmamıştır şair, bu şiirde sevgili mutluluk ile aynı kefeye konamaz çünkü önemli olan doğruluk ve mutluluktur ( şiire göre) ... şiirin ana teması bu ise finali de bu olmalı...
( oysaki paulo coelho'nun simyacı isimli yapıtından etkilendiğiniz çok belli ama paulo coelho'nun simyacısı aradığı şeyi buluyordu...ve Fatıma mutluluk ile eş değerde değildi...
tutarsızlık...kararsızlık ve hengame... ve vasat... bağışlayın beğenmedim...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta