Simurg olmak isterken, Şiiri - Mine Kırelli

Mine Kırelli
48

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Simurg olmak isterken,


Yazmak, dünyanın en rahatlayıcı olayı.. Hele bir de saat gecenin bir körü , boş gözlerle tavana bakarken, kendini düşünerek yazmak ..
Hiç bir karşılık beklemeden, bir diğerini kırmadan ,yıpratmadan yazmak..
Bu aralar okuduğum kitaplarda kendimi bularak, bir kaç absürt psikoloğun bilindik hikayelerine anlam yükleyip, kendi hayatımdan dem vuruyorum, yani beynimde filler tepiniyor anlayacağın.. İsterik krizlere girmemek için başa dönüyorum , hikayenin en başına.. Tüm değer yargılarımı ardımda bırakıp, her gün yeniden doğuyorum..

Trajikomik bir haldeyim ,zaten bu bir durum komedisi..
İç organlarıma kadar hissediyorum, kendimden iyice uzaklaşıyorum.. Hani biri yanlışlıkla -Nasılsın ? dese, iyi değilim deyip boynuna sarılacağım.
Dört duvarın içinde kalmışım ve her saniye üzerime biraz daha yaklaşıyorlar gibi. Sıkışıp ölsem, kimse nerede olduğumu bulamayacak gibi. Adresim belli ama kaybolmuşum gibi.
Evin anahtarını yanlışlıkla kırdım, çilingir numarasını bilmiyorum ve kapıyı kıracak omuzlarım yok gibi. Hiç bir şeye inanmıyorum ama yine de üstüme düşen tüm ibadetleri yapıyorum gibi. Gibisi fazla da yine de kimseye suç atmak istemiyorum gibi. Hepsi benim suçum. Hepsini ben seçtim.
Sorsalar çoktan yitirdik çocukluğumuzu ama büyümüyoruz inan ahmaklaşıyoruz, alışıyoruz sonra..Biliyor musun, şaşırma duygumuzu bile yediler..Hazlarımız , inandıklarımızın önüne geçti..

Beni buradan kurtaramazsın biliyorum..
Senin de üzerine gelen duvarların var. Sen de orada gebereceksin işte. Ama istersek kendi duvarlarımıza birbirine bakan iki pencere açamaz mıyız?
Yapamıyoruz çünkü herkes kendi cehennemini yaratıyor ,bize de yanarak ölmek düşüyor.
Ve ben yanarken kendi küllerimle sana haksızlık yapmaya devam ediyorum. Mesela sana okkalı sözler yazmak istiyorum , okuduğunda kalbinin ortasına bir taş otursun, hatta inme insin beynine.
Olmuyor...

Halka açık yerlerde aklıma düşüyorsun bazen, bağırmak, ağzıma geleni saymak, bir gemi güvertesinden martılara yem etmek istiyorum seni. Sanki içimden çıktın , sanki canıma yarasın gibi..
Az biraz sapkınlık gibi..
Seni düşündüğüm her vakit, kendime yeni bir geçmiş yaratıyorum. İnsanlar küçülüyor, dünya kağıt üzerinde bir nokta oluyor, Tanrı evreni yeniden yaratıyor. Seni sevdiğim her vakit, senden evvel kimseyi sevmemiş, seni sevmeye de daha başlamamış oluyorum.
Acı çekiyorum...Buradayım, yatağımın üzerinde, çocuk benliğime sarılıp , sapasağlamken, tokken, ayaktayken,hayat devam ederken.
Oğlum, bildiğin acı çekiyorum ve kendimden tiksiniyorum... Midem bulanıyor.. Günlerdir,anneme sığınıyorum..

Zaman girdikçe araya birbirimizden uzaklaşıyoruz.. Sen içime işliyorsun , bense dışarı akıyorum..
Orandan burandan çekiştiriyorlar seni, aklından çıkartmaya çalışıyorlar..Çalıp yerine kendilerini koymaya çalışıyorlar.. Fark etseler içimizde açtıkları boşlukları, isteselerde asla dolduramayacaklar..
Korkuyorum , kendimden değil mesela göğsünde ki yaralarından korkuyorum, kanayan yaralarından, sızısını düşünüyorum.. Başın mesela ,her gece agrıyor mu ? Sahi ne yiyip ne içiyorsun? Bilsem yüzün gülüyor birazda olsa;tüm mevsim Temmuz bana.. Sürekli yemek siparişi veriyorum sana , sonra aklıma korkuların geliyor; mutlaka iki lokma geçiyordur boğazından diyorum..
Zor , ‘herşeyim’ kelimesinin altında ezilmek, sana dair insanlara susabilmek zor.. Oysa en çok , annene anlatmak istedim seni .. Olmadı.. Yapamadım.. Ki zaten seni duymak istemeyecekleri, tek insan benim..
Hayat ne garip!!
Seni sevdiklerini söylüyorlar halbuki , en aşık olunmuş halini yalnız ben biliyorum..

Onların ki sevgi değil, hınç..
Hınçla sevilmez..Yok haksız tahrik ,yok iyi hal..
Her zaman ki gibi gereği düşünülmüş de ;gereği yapılmamış o mahkemede..

Oysa ki Aşk, sevdiğin o adamın ayaklarını kendine zincirlerle bağlamak dürtüsünün yanında, en özgür hali ile , fonda ‘Canımın içini söylerken İzzet, karşılıklı rakıları yudumlamaktı...
Ben hayal kurmaya devam ettim ama sonuç: Olmadı, çünkü hayalim ,korkularının yanında biraz küçük kaldı.. Sanıyorum aşıkken saçmalıyorum.. Çünkü böyle aşklar sadece filmlerde olur değil mi,cancağızım? Benim ki film değildi ama çabuk da bitmedi.
Geçen gün bir dizi izledim. Kadın, adamın eliyle adamın tüm yüzüne dokunuyor. Ben de öyle yapardım. Sana bakıp daldığımda , anlamsızca sorardın bana, ‘hiç öyle bakıyorum işte’derdim ..
Bir gün gideceğini bildiğim için,yüzünün tüm kıvrımlarını ezberlerdim.
Yüzün , ahh yüzün.. muhteşemdi.
Böyle bir adamın beni neden sevdiğini, kırmamak için bu kadar özenli davrandığını çok düşündüm. Zira prenses değildim, camdan yapılmamıştım ve beni özensizce bir kenara fırlatsaydı bile yaşamayı sürdürebilirdim. Yapmadı. Biri size kötü davrandığında onu unutmanız kolay oluyor.
Bense onu düşünerek sürekli yeniden varoluyorum..

Her şey umduğumuz gibi gitseydi ; bugün maçı beraber izlerdik. Ayrı takımların insanı değildik ama ben aynı olmamamız için elimden geleni yapardım :)
Çay yapardım, kahve yapmazdım. Sigarandan içerdim, nefret ederdin. Nefret ettikçe yüzüne yüzüne üflerdim. Sinirlenirdin :) Sinirlenince gözbebeklerin kocaman olurdu. Hayır zaten güzeldi gözlerin, dahasına ne gerek var ki?

Ben sinirlenince dudaklarımın içini yerdim. Ellerim titrerdi. Korkardın.. Bana bir şey olmasından ve belki de seni öldürmemden korkardın.. Çünkü ayarsızdım, tutkuluydum ve korkusuzdum..

Ve şimdilerde yaşlanıyorum.. Dolgu, botoxta kurtarmayacak artık.. Gerçekten.
Artık hemen yel giriyor sol tarafıma, yağmurda iki ıslansam ateşim çıkıyor ve o yediğimiz hurmalar gelip…

Gittin , terkettin..
Gitmeseydin, ben başka biri olabilirdim, eminim. Çünkü sinirlendiğinde kocaman olan gözlerine ve gülerken sallanan geniş omuzlarına bir hayat inşa edebilirdim.
Ama gittin.. Biliyorum, kimsesiz değilim. Ama kaybolmuş gibiyim. Sen gittiğinden beri. Ne güzel vuruyorum kendimi duvardan duvara, ne güzel çarpıyorum sağa sola. Ne güzel gülüyorum hiç duymadan sesleri, bakmadan insanların yüzlerine.
Benim cehennemim de bu olsa gerek. İlla ateşten gömleği giyerek yanacak değiliz ya?
Ben o uçurumdan düştüğümde beni kimin ittiğini biliyordum. Yine de görmemeyi tercih ettim. 
Bu da benim yok olma şeklim.. :)

Biliyor musun ,ben seninle hiç yaşamadığım şeyleri de özlüyorum..
Sarhoş olmak istiyorum, sızıp sağda solda köprü altında uyanmak istiyorum ama ana evinde olacak iş değil..
Hem bu ülkenin örf ve adetlerinde bu da yasak.. Bütün günahların hükmü kadınlara biçilmiş çünkü..
Ama en çok seninle sarhoş olmak isterdim..Ki ben seninle hiç çok sarhoş olmamıştım bile. Yine de bilirdin sana yanlış bir şey yapmayacağımı. Hiç bir sorumluluğum yokken bile sevgime nasıl sahip çıktığımı bilirdin. Bu duyguyu çok özledim. Senin gözünden görünen masum hallerim ,başka birilerinin hayatında çirkefliğim artık.  Belki tek sevindiğim,  herkes sıradanlaştıkça bizim farklılaşmamız. Çok iyi bir adamdın sen. Gözlerin bir yana. gözyaşlarının rengi aklımda.. Bir tek benim yanımda utanmamıştın ağlamaktan..
Yapacağımız ne çok şey vardı düşünsene, yine lunaparka gidip, kıllı amcanın elinden dürüm yiyecektik. Bikini mayo kavgaları alıp basını gidecekti.. Fransa’da şarap evinde paramıza göre şarap seçip sabahlayacaktık.. Kaburgacı Cabbar’da hesabı yine sana kitleyecektim..

Hiç özlemiyor olamazsın beni değil mi? Uyurken arada bir aklına gelmiyor olabilir miyim? Mutlu olduğuma inanmıyorsun değil mi yanımdaki adamlarla? Lanet olsun ki seni unutmadığımdan çok eminsin değil mi?

Oysa düşünüyorum da en çok birbirimize benzerken farklıydık seninle..
Ben kitap okumayı seviyordum, sen finans haberlerini; ben tavşan kanı çay peşinden koşarken, sen kolombiya kahvesini tartışırdın.. Bir ton soğan yemiş olsan bile kana kana öpmeye hazırdım seni. Ahmet Kaya dinleyip ağlarken, sen bir an da Ahmet Kaya'yı ağlatan Serdar Ortaç şarkısını açardın..
‘Buralara yaz günü kar yağıyor canım..’. :)
Ben bir bomontiyi bilirdim,sen adını bile duymadığım kokteylleri tarif ederdin..
Farklılıklarımıza bile aşıktım, çünkü sevmiştik birbirimizi ve zamanla aynı olduk seninle.. iki ayrı beden de ,tek kalp ve tek beyin ile..
Sahi seni böylesi seven kadın , sana yanlış yapabilir miydi?

Siktir et. Şimdi her şeye baştan başlasak bile aynı sona ulaşırız, bu hikayenin herhangi bir yerini değiştirmeye razı olmaz gönlüm.
Bu odada sigara içmek yasak. Bu ülkede alkol kullanmak biraz ayıp. Sevdiğinle sevişmek zinhar. Sorsan etrafına ben kötüyüm tamam mı, beş para etmez ciğerim.. ama Allah nasıl oldu da beni seninle ödüllendirdi?
Nasıl oldu da yakmadı bir başkasının cehenneminde. Yahut yaktı da ben o ateşin içinde yanmayı kendime nasıl cennet eyledim?
Sahiden ne zaman çıkaracağım seni aklımdan? Bir baltaya sap olabilecek miyim senden sonra??

Şimdi yoksun ya , ben ayarı bozuk bir saat gibiyim..
Dik duramıyorum, omurgalarım eğildi ..
Gelsene lan..
Bir kere gelsene..
Bir kere gelip “her şeyi atlatacağız” desene.
Tüm gücümle yüzüne bir tane patlatsam. Neden çıktın karşıma, neden inandırıp kendine, siktirip gittin desem?
Seni her gün on kere kovsam. Ama bir kere daha gelsen ölür müsün?

Mine Kırelli
Kayıt Tarihi : 26.4.2021 02:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mine Kırelli