Tarumar ediliyor yanımız, yurdumuz,
Çıkmak için yarına yok umudumuz,
Yol birse de unutmuş onu çoğumuz,
Bilgi ağacında asılı kalmış usumuz.
Yetiş Simurg Anka! Sende umudumuz.
Dünyamızda ne kentler yakılıp yıkıldı.
Giden canlar ardından hep ağıt yakıldı.
İnsanlık öldü, insanlar pazarda satıldı.
Firavunlara ve Nemrutlara nişan takıldı.
Yetiş Simurg Anka! Gözümüz yolda kaldı.
Ümidimiz var; bulduk kutsal teleği.
Ey etekleri bulutlarda olan Kaf Dağı!
Zirvendeki yuvayı salma sakın aşağı!
Göze aldık yedi dipsiz vadiyi aşmağı.
Bekle Simurg Anka! Taşıyacağız bayrağı.
Göklere kanat açtık, uçtukça uçtuk,
Geriye kalan oldu, başlangıçta çoktuk;
Mazereti olanlardan uzak durup koptuk.
Yedi vadiye doğru yolumuzu tuttuk.
Bekle Simurg Anka! Kendimizi bulduk.
Bülbül, hatırladı yolda, güle olan aşkını,
Kartal bırakamadı yükseklerdeki krallığını,
Özledi papağan kafesini, baykuş yıkıntısını.
Balıkçıl bekliyor kokuşmuş bataklığını.
Dinle Simurg Anka! Siper ettiler yalanı.
Gelecek nesiller için yakılan kendileri;
Tarık Bin Ziyat nasıl yaktıysa gemileri.
Dönmek yok bu kutsal yoldan asla geri.
Küllerimizden doğan nesil gelsin beri!
Dinle Simurg Anka! İşte yeni şarkıları:
Kaldırdık lügatlerden; olmaz, yapılmazları.
Bir yangın yaktı, kül etti; bütün imkansızları.
Uğursuzluk vadileri aşıldı, tutamadı kanatları.
Yolun başında ayırdık, mazerete sarılanları.
Sensin Simurg Anka! Yeni zaferler için ileri!
İstanbul, 15.07.2006
Hasan KarahisarKayıt Tarihi : 17.7.2006 09:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kaf dağının arkasından bize el eden bir efsane
Derler ki:
'SİMURG ANKA - Otuz Kuş' demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
Selamlar / Saygılar
kaf dağının arkasından bize el eden bir efsane
Derler ki:
'SİMURG ANKA - Otuz Kuş' demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
Selamlar / Saygılar
Vurulur Anka Kuşları
Gece çökünce soylu ülkemin üstüne
yedi dağında yedi ay birden doğar
uzaklardan çakallar uluşur
çiğ damlası düşer gül üstüne
yedi yaprağında yedi ay birden batar
etrafdan efil efil geçer insanlar
gah ümidvar gah sefil insanlar
hepsinin üstünde yedi gökkuşağı var
ve yedi cehennem kapılarını aralar
uzaklarda okunan cuma selasıdır
yedi namaz kılınır er kişi niyetine
zaman eskidir mekan yeni
kırk ikindi yağmurlarının yedincisi yağar
halil ibrahim ismaili yedinci kere kurban eder
kesmez bıçak da yedincisini sürer
zemheridir vakit yedinci cemre düşer
ayışığı yedi buluttan hasret sağar
yedi eşkıya yedi kurşun sıkar
vurulur böğründen anka kuşları
çığlıklarında yeni doğmuşluk var
ve cehennemin en derininde
yedi bayram kutlanır ateş serininde
yedi hızır yetişir ser-belamın ardından
huzur bulur melekler ağladıkça şeytan
gökden yedi defa kar olup yağarlar
kardeş kanı akar
yedi cihanı yakar
ve hala söyleyeceklerim var.....
Yavuz Bal
TÜM YORUMLAR (9)