I.
Yine ölüm cezası verildi bana..
Sağolsunlar;
Bu sevda alemine çok şey kattığım için
Şerefli bi ölüm uygun görmüşler bana;
Kurşuna dizilecekmişim..
Bi de gözlerimi bağlayacaklarmış
Daha az acı çekeyim diye..
İstemem kalsın..
Ben geçmişim bir köşeye;
Yine bir yerler işgal edilmiş de
Oranın sözde diktatörü taraflı olarak yargılanıyormuş gibi
“Hah olacağı buydu” diyerek izliyorum kendi hayatımı.
Muhtemelen yine bir sürü teori kurmuşum olaylar gelişirken
Ve muhtemelen bir kısmı gerçekleşmiş
Ve yine muhtemelen;
Bunlar en olumsuz olanları..
Ben yine de kaygısızca oturmuş izliyorum kurşuna dizilişimi
Bu sahneyi çok gördüm biliyorum sonunu
Yine son anda “durun” diye bağıracak birisi
İlk seferinde nasıl da korkmuştum..
Karşımda on tane silah
Sanki her namlu simsiyah bir göz olmuş
İntikam almak için hırslı hırslı bakıyordu..
Beş insan olmuşlardı karşımda..
Sonra korkmuştum, sonra kaçmak istemiştim, sonra kaçamamıştım..
Ve bu yüzden bekleyememiştim silahların ateşlenmesini.
Kendim öldürmeliydim kendimi.
Çıkardım cebimden silahımı
Tam ateşlerken küçük bi kız geçiverdi önüme
O öldü, ben kaçtım..
Hayır, sanmayın ki ben kötü birisiyim!
Bizim buralarda koşullar böyle..
Diyeceksiniz o küçük kızın suçu ne?
Eh be kardeşlerim benim suçum ne?
Dedim ya buraların düzeni böyle..
Bir çöplükte bulunacak bedenin bir sabah
Yahut bir tren rayının üstünde..
Ben sadece daha şerefli ölmek istedim
İnanarak ölmek istedim yalanların olmadığı günlere.
Çöp kutusundaki ölü bedene insan dedim
Tuttular götürdüler
Kaçtım..
Sonra ben de girdim bu oyuna
sonu ya çöplük ya da tren yolu olan oyuna..
demiştim ya inanmak istedim yalanların olmadığı günlere
o günler bugünler değildi.
Ben yarını istedim
Onlar dünü vurdu kafama
Her yeter deyişimde de
Ölüm cezası verildi sevdalarıma..
Şimdi yine bekliyorum köşemde.
Duvarlar delik deşik edilmiş
Yerde kurumuş kan lekeleri
Hiçbiri benim değil..
Karşımda kapkara gözleriyle beş insan
Ben kurtuluşumdan emin
Başım dimdik, göğsümü germişim..
Güneşin doğuşunu izliyorum
Sabahın temiz havasını çekiyorum ciğerlerime..
Kuşlar benim en sevdiğim türküyü söylemeye başlıyorlar
Ben de pis pis sırıtıyorum beş insanın kapkara gözlerine
Güneş yüzümü yakmaya başlayınca anlıyorum gelen olmayacak bu sefer..
Havaya barut kokusu karışıyor..
Kuşlar kaçıyor.
Gözleri kızarmış o beş insanın.
Bedenimde on adet delik..
Kan yerine şarap akıyor
Böğürtlenli..
II.
Bir böğürtlen olup doğuyorum
Mavi, parlak tüylü bir kuş yiyor beni..
Kuş oluyorum..
Konuyorum pencerene..
Hava soğuk bu mevsimde burada işim ne..
Donup ölüyorum..
Bir kar tanesi olarak düşüyorum gökyüzünden..
Küçük bir çocuğun dilinde eriyorum.
Küçük bir çocuk oluyorum..
Koşuyorum karların üstünde
Kardan adam yapıyorum, havuç filan takıyorum burnuna
Renkli şekerler yiyorum, içi çikolata dolu..
Büyüyorum sonra..
Sakallarım bile çıkıyor, tüy de denebilir tabi.
Aşık olmayı öğreniyorum;
Bir sahil kenarında sabah kahvaltımı kusuyorum..
Ne bileyim işte bende böyle bir his bırakıyor..
Kahvaltım böğürtlen kokuyor
Reçelden olsa gerek..
(2007)
Toprak ÇınarKayıt Tarihi : 18.12.2007 23:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Toprak Çınar](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/18/simsiyah-gozler-on-kursun-ve-bogurtlen.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!