Sımsıkı kapalıydı gözlerim. Kör yaşamaktaydım. Korumalı. Güvenli. Farkında olmadan. Korkmaktan korkardım ben en çok. Bu yüzden hep sımsıkı kapalıydı gözlerim.
Gözlerimi açtım sonra, savunmasız bir anda. Gördüm. Ne güzeldi gözlerin. Işıklar içinde parlıyordu gözlerin. Yeniden kör olmaktan korktum sonra. Hiç kapanmasın istedim gözlerim. Sonuna kadar açıldı gözlerim. Ne güzeldi sözlerin. Sözlerini gördüm. Gördüm, aldım içime saldım. Alıp seni benim yapmak istedim. Sana söylemedim. Alıp seni dünyam yapmak istedim. İstemem dedim sonra, sana yalan söyledim.
Buruşkan bir hayattı yaşadığım. Kıvrımlar arasında sıkışıp kalmıştı sevgi, şefkat ve sıcak. Ne kadar uğraşırsam açmaya düzleşemezdi buruşuk. Gözlerim kapalıydı o yüzden. Gözlerimi açtım seni gördüm, açılıverdi buruşuk. Kalbim kırıktı. Kalktım kırıkları topladım önce. Zordu. Ellerimi kesti kendi kırıklarım, içim acıdı, canım yandı. Kanlı avuçlarımda kal kırıklarım sana geldim, onarırsın sandım.
Sımsıkı kapalıydı gözlerim. Dünya yoktu, sevda yoktu, annem yoktu, babam yoktu. Yaşam yoktu o yüzden. Yokluğa tapınan yalancı bir huzurun içinde gidiyordum, kör! Açmasam gözlerimi iyiydi ya, açıverdim savunmasız bir anda. Kokunu gördüm de açılıverdi gözlerim işte. Sana baktım, nasıl baktım saatlerce bıkmadan. Yüreğini gördüm çünkü. Nasıl güzeldi yüreğin. Nasıl sığınılası, nasıl rahattı yüreğin, bakmaya doyamadım o yüzden. Yüreğini gördüm de iyi ki açıldı gözlerim dedim.
Gözlerimi açtım savunmasız bir anda. Yalanlarımı gördüm sonra. Yüzümdeki yalan çentiklerini. Korktum. Ürktüm kendi yalanlarımdan. Anlamsız kelimelerimi gördüm, utandım, başımı eğdim kendime. Ama kapatamadım tekrar gözlerimi, orada duruyordun çünkü ışıklar içinde. Orada öylece çok güzel duruyordun, görmeden olmaz seni dedim. Yüzümde yalan çentikleri yanına geldim. Gözlerine baktım da, çekip al beni bu yalanlardan diyemedim. Senin yüzünde de çentikler gördüm o yüzden diyemedim.
Açılınca gözlerim, yüzümde çentiklerim, ellerimde kesikler kayboldum. Eksikliğim dolandı bir de buruşkan hayatıma. Eksik oldukça, sana uzak kaldım. Oysa nasıl güzeldi sıcaklığın. Ellerim her dokunduğunda tenine bir hata daha yok olurdu sanki yalancı hayatımdan. Temizlenir, durulanırdım sanki kendi eksikliğimden.
Sımsıkı kapalıydı gözlerim. Hayat akıp gidiyordu dışarıda. Dışarıda aşk da vardı cinayet de. Dışarıda şefkat de vardı, tecavüz de. Dışarıda her şey vardı da ben caymıştım hayattan. Ne umar ne umarsızlık, ne mut ne mutsuzluk… bir sinek kadar bile olamadan yaşamda soluklarını harcıyordum bitsinler diye.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
saf ve temiz yazılımlı
abartısız okuruna güzel bir sunu
hoşuma gidiyor
yüreğine sağlık kalemin hiç susmasın
salim erben
saf ve temiz yazılımlı
abartısız okuruna güzel bir sunu
hoşuma gidiyor
yüreğine sağlık kalemin hiç susmasın
salim erben
Reçine salıyor ruhun kesiklerinden!
Sözcükler de bunun için var zaten...
Sımsıkı kapalıydı gözlerim. Ölmek kalmıştı geriye. Hayatı yaşayamamak kadar zordu ölememek. Gözlerimi açtım savunmasız bir anda, seni gördüm. Ellerini gördüm. Kesik izleri vardı ellerinde. Alıp ellerini yüreğime sokmak istedim, sokup saklamak istedim kırgın ellerini. Alıp ellerini benim yapmak istedim de söyleyemedim, utandım yara izlerimden.
Deniz Barlas
kutlarım deniz hanım...
Sımsıkı kapalı gözlerimizi önce yavaşça aralayıp sonra tamamen açtığımızda ... Önce aynada gördüğümüz kendi suretimiz ve sonra kendi karanlığımızda kurup, düşlediğimiz aydınlık dünyamız ve elbet sevgilimiz ya da sevdiklerimiz...
Ne kadar da farklı gelir acaba...
Yüzyüze gelmek-yüzleşmektir gerçekle...
Anlatım çok güzeldi, kutluyorum sayın Deniz Barlas..
açık gözlerimle sakladım soluklarımı, bitmesinler diye bu kez.
Gözlerimi açtım savunmasız bir anda. Ruhumu gördüm, ağlıyordu sessiz. Kalktım, uzandım, aldım acımış ruhumu üzerime giyindim. Ruhumu gördüm korkmuş, ağlıyordu, yalnız.. Kalktım, uzandım, saçlarına dokundum onun, irkildi, utandı, hıçkırdı. Uzanıp yanağıma dokundu, baktı.. baktı ve gözlerimden içeri kaçtı. Ruhum yerini buldu.
...
nefesim, gecenin sessizliğine direndikçe yanındayım...
..
kutlarım
Sinematografik ve ezoterik bir yansıması var ..akıcılığında bu nesir görünümlü şiirimsinin içindeki heyecan sizde de kalp çarpıntısına yol açıyor..kendini bilmesi var..tövbesi, arınması var..varoluşun var olmakla bitmediğinin oluşun biteviye sürüp gittiğinin çırpınışı var..
aşk kendini bilmektir der gibiydi metin..aşk aynada kendini görmektir der gibiydi...
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta