Sabahın tam beşinde gün doğmadan kalkarmış;
Soğuk, ayaz demeden motoruna atlarmış.
Tezgâhını karanlıkta “ya nasip” der açarmış;
İşte güne böyle başlar imiş simitçi.
Sıcacık simitleri tezgâhına dizerken,
Tüpünde çayı ile umudunu demlerken,
Dilinde mevsim bahar şarkısını söylerken,
Mutlulukla yaparmış işini hep simitçi.
Bir tabure üstünde sabahtan akşamlara,
Taze simit yedirmiş yıllarca insanlara.
Yorulmaz mı bu adam hiç diye soranlara,
Yorgunluk nedir bilmez imiş simitçi.
Yıllardır tezgâhından çıkarmış ekmeğini;
Kim büker ki böyle yiğidin bileğini?
Simidin hamuruna o iyi yüreğini
Katıp da satar imiş insanlara simitçi.
Simitten dökülen susamları severdim;
Öyle birikirdi ki emeğini sezerdim.
Tanımasam ben onu, nasıl böyle yazardım?
Canım babam, gururum… işte o simitçi.
Kayıt Tarihi : 28.11.2025 14:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!