Şimdi Yüreğim Sırılsıklam
ben aşkı pembe sanırdım anne...
baktım ki kızıl kıyamet.
içinde kırılmış bir ben,
içinde ayrılıklar taşıyor.
kanıyor aşk,
aşk çok kanıyor anne...
her kanı bir sarı kalp taşıyor.
ben zamanı mavi sanırdım anne,
baktım ki kızıl kıyamet...
sevmek,
fatihalarımı beklemenmiş anne.
sevmek,
gizli bir ilmekmiş,ruhuma attığın,
ah sevmek,
yüreklerin sırılsıklam olmasıymış
şimdi
yüreğim sırılsıklam anne...
ay doğar doğmaz,
gel anne...
çünkü
aynada aksini gördüm suskunluğun...
hani yoklanırdı ya yola çıkan
albümlerdeki zaman...
hani son korku,
son soluk.
ah bitmeyenler,bitemeyenler
kentlerin entrikalarında gizemi
aramak
yüreğimizin kıvranışına tanık görmemeyi dilemek...
hissedebilmek dramatikliğimizi
korkularımızla özdeşleşen dünyada
engelleri aşmayı keşfetmek...
anne bir yerlerden
yasalar ve günahlar.
dürtüler zorlardı baharları
hızlı adımlarla gelirdin,
düşlerle ilerlerdin anne...
karıştırırdım uzaklıkları
avunurdu suskunluklar,
bahçelerin emeğine gülümseyişler.
acılar acıtırdı
sokakların ucunu...
hep yankılanan mutlulukları düşlerdik anne...
bizlere gülüşürdü
soğuklar,
denkleşen cesurluklar,
sırlar,
hayretler...
kızılcaydı izlerin anne,
işlenirdi yıkık sancılar
gitar seslerine
idraklar kırılıyordu,
yeryüzünde nicedir,
geçip gitti,
bilinmez izleyişleri gecenin.
anımsıyor musun?
sanki zamanlardan
ilk zamandı anne
göklerin en yüce katlarına bakar gibi
güneşe bakardım...
ve zafer dolu bir tavırla,
sorardım gecenin siyahlığına
sadece gökyüzünde mi kaybolur güneş?
ufuk hep masumluğu sorardı
cevap veremezdim anne,
gün tükenir
susardım...
kızgınca bakardı
ateş rengi bakardı bizlere,
ve yine masumluğu sorardı bize...
gözlerim yanık neşelerin
aydınlığıyla buluşurdu.
ve dilek dilerdim
biliyor musun anne,
yaşam ve ölüme
dayanıklı yüreklerin,yoksullaşan
kuru sürgünlüğünü kesmeye
koyu maviydi dalgalar
ve orada kazıdıklarımın yalnızlığını buluyordum
ve öylesine hüzünlüydüm ki...
sanki zamanlardan ilk zamandı anne...
ellerimde çoraklığın
kurşuni rengi,
yeniden gönül göçlerine
seğirtirdim.
eziktim,
loş odaların ritmini tutuşuma ezik.
niye gönül göçlerine vurgunum anne?
hafif hafif çiselerdi yağmurlar...
bir şeyler hep çalınıp
şarkılara dönüşüyordu
bir ağaç...
bir kuş...
'mona roza'lı bir boşluk
sokaklar masallarımızı
uçak yapardı
yaşıyordum
yorgun akşam üzerleriyle beraber
yaşıyorduk...
anne...
her zaman kutsaldı yüreklerimiz
hırsımla kenetlenen yarım adalara
yelken açardım,
dizginlenemezdim...
ve şimdi yüreğim sırılsıklam...
ay doğar doğmaz,
gel anne...
çünkü
'seni seviyorum...'
Kayıt Tarihi : 19.3.2007 10:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
konya,mart 2007...
TÜM YORUMLAR (2)