Her sabah…
Saat aynı çalıyor.
Aynı duvarlara uyanıyorum,
Aynı sessizliğe, aynı boşluğa.
Ama bir fark var…
Sen yoksun.
Senin olmadığın sabahlarda,
Gözlerim hâlâ seni arıyor.
Yastığımda izi kalmış bir gülüş,
Rüyamdan kalan bir ses kırıntısı,
Ve içinde çığlıklar gizlenmiş bir suskunluk var.
Biliyor musun…
İnsan, sabaha karşı yalnız uyanınca değil,
Yanında olması gereken biri olmayınca yalnız kalır.
Ve ben…
Her sabah seni yeniden kaybediyorum.
Çay demlenmiyor artık bu evde,
Çünkü sen yoksan,
Hiçbir şeyin tadı yok.
Bir boş sandalyeye,
Her sabah aynı bakışı bırakıyorum:
“Keşke gitmeseydin…”
Bir Gün Geleceğini Sandım
Ben seni hep bekledim…
İnatla, sessizce,
Yılların içinden geçen o aynı köşe başında.
Her telefon sesi,
Her kapı tıklayışı
Bir “belki sensindir” duasıydı.
Ama sen gelmedin.
Ne zaman geleceğini bilmeden bekledim,
Geleceğini de bilmeden vazgeçtim.
Biliyor musun…
Beklemek bir hastalık gibi çöktü üstüme.
Senin adını taşıyan her cümle
Ciğerime işledi.
Ve her geçen gün biraz daha öldüm,
Senin olmama hâline.
Bir gün döneceğini sandım,
Ama sen dönmedin.
Ben ise olduğum yerde
Eskidim.
Kırıldım Ama Anlatamadım
Beni en çok kıran şey neydi biliyor musun?
Sana kırılıp da susmak zorunda kalmaktı.
İçimde bin cümle vardı,
Ama sana tek kelime edemedim.
Çünkü sen hep yanlış anladın beni,
Ben seni üzmekten hep korktum.
Söylesem,
“Beni anlamıyorsun” diyecektim.
Ama susmak daha kolaydı.
Çünkü senin için hep güçlü görünmem gerekiyordu, değil mi?
Ama ben de insanım…
Benim de içim parçalandı,
Benim de “yeter artık” diyesim geldi.
Ama dedim ya…
Kırıldım, ama anlatamadım.
Şimdi her şey sustu.
Söyleyemediklerim mezar taşı gibi duruyor aramızda.
Ve ben sana artık
Sadece susarak sitem edebiliyorum
Kayıt Tarihi : 7.11.2025 20:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!