Zamanı gelmişti ve sen gitmeliydin. Kendine göre haklı sebeplerin vardı belki. En doğrusu bu diye düşünmüş olmalısın ki sessiz sedasız gittin. Haber vermeden kısacık bir veda bile etmeden. Durup düşün bakalım şimdi. Yaptığının adına bencillik denmiyor mu? Amacı kırmamak üzmemekse neden gittin. Nerden biliyorsun varlığının verdiği acının yokluğundan daha az olacağını. Nasıl bir düşünceyle sesini duymadan yapabileceğimi, yokluğuna alışabileceğim kanısına vardın.
Bu bencillik bu rahatlık işte benim dengemi bozan. Dupduru sevgimi hastalıklı bir aşka çeviren. Bir emanet gibi ordan oraya savrulmama neden olan. Şimdi düşün bakalım nelere sebep olduğunu...
Kırgınım üzgünüm ve artık gücüm kalmadı. Etrafıma kocaman sert duvarlar yaptım. Senin o tutarsız davranışların daha da sertleşirdi bu duvarı. Her hareketimde çarpıyorum. Her yanım yara bere içinde iyileştiremiyorum. Bu hastalıklı sevginin izlerini her an taşıyacakmış gibi kederlenip üzülüyorum.
O duvarı fark ediyorsun bir gün. Seviniyorum. Elini uzatıyorsun. Geliyorsun tekrar hayatıma. Sorgusuz sualsiz, hiçbir şey olmamış gibi. Uzanıyorum eline ve sen birden çekiyorsun. Her geliş mutluluk vermiyormuş anlıyorum. Gelmiştin ama yaralarımı iyileştirmek için değil. Gelmiştin çünkü o duvarları sağlamlaştırman gerekiyordu. Yıkıp geçtin üzerime. Nefes alamadım, hareket edemedim. Hüzün ve keder birbirlerini büyütürlermiş. Sen bunları bırakıp gittin.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta